aşkım sarajevo
Ve düşlerimiz vardı yosunsuz kaya misali
göğsümüzde kumrular safir safir akan ırmaklarımız vardı henüz değilken kanbulanık neretva’nın zümrütlerini toplardık yumuşak kıvrımlarında gün ışıl ışıl yer çiçekti umuda meftunduk ülkümüz sevdamızdı sağgözümüz mostar’ın henüz bükülmemişti beli kurşunlar yapışmamıştı tenine … barışların çocuklarıydık biz ama karanlıkla sıvanmıştı duvarımız “barut dolu evimiz “ gölgemizde soluksuz ölüm doğmuştuk harbin içinde “kıyıya vuran dalgaları sayan “ dalgın çocuk yüzümüz de yangın denge denge her şeyde denge tıpkı makasın ağzı gibi diyen kocaman bir eldi başımızı okşayan bir bir koparan saçlarımızı şekersiz teselli edilen çocuklardık biz dilimizde zehir sağanağı ayaklarımızda göç sızısı gözlerimiz deniz içen… gönül gençyılmaz |