BAHARDA YİNE GELİRİZ
Böylelikle ölü bir yatağa çimiliyorum
Yüzümde ne varsa duruyor oracıkta, tarla sıçanı gibi uluorta hem de… Önce sabaha doğru yalnızlığımızı düşündüm, ne ki turnalar erken göçtü bu kasım Sonra öğle vakti çaresizliğimizi… Mesela, toplumsal bir yanı var hala karadut’un Kırılan dalında kısa özgeçmişlerimiz geliyor aklıma Durgun halinde yıldız yanılsamaları … Bir ara bir adam vardı, bizim oralardan geçerdi ikindileri Ne vakit selam etsem içimde babam uyanırdı Ara ara onu düşündüm Sonra eylül vakti seni… Ne varsa duruyor işte oracıkta! E T N İ K ve sömürge tarihim gibi … Bizim burada bir park var, hemen sokağın sonunda İçinde yaşam hakkı anıtı ve binlerce kilometre taşı… Onun önünde, ismi lazım değil şimdi, eylem yapıyor bizimkiler “Ankara’da meşeler göğerir, bizimkinin kalbinde taş anıt. İlyas’ı bir yaz gecesi kaybettik, anısı bakidir duvarda…” Velhasıl, o parkın bir kıyısında ben gayet önemsiz şeyler düşünüyordum, öteki kıyısında bir kadın yün eğiriyordu Kederini eğirir mi insan! olacak iş değil sevgili anima mundi! Fakat dün gece o sessiz yürüyüşten sonra olmadık şeyler düşünmeye başladım Zaten adam da gelip masaya bişeyler koydu habire. Başka bir adam başka bir şey düşünüyordu daha ileride. Derken can havliyle yetişti radyodaki Hadi dağıtın bu dalgınlığı! çarmıhtan indirin sesimi! Yüzümde ne varsa duruyor çünkü oracıkta… Bu aralar, her şey birçok doğruya varıyor ve ölüyordu sonrasında Günlerce o ölü yatakta debelendikten sonra anladım allahların bizim gibi var olmadığına Fakat zamanın kendisi hala tanrısal davranmakta ısrar ediyor Orda durun bakalım! Bu konuda sizlere katılmıyorum. Benim bahçemde ölü insanlar dolaşıyor geceleri Ve bir yaprak bile kımıldamıyor … Ama siz, sevgili çocuklarım! Siz! Yani, beton çağının ve yorgun babaların çocukları Yani, korkak kadınların ve durgun suların eğrileri Yani kapı komşularının ve kör martıların ciyakları Başka bir yerindeyiz artık yerkürenin Kalbi taş kesilmedi unutanın İki katır Ve birkaç tabutla geçtiler kapılardan çekip gittiler sonra akşamın bir vakti şehir olduğu gibi kaldı oracıkta Hadi, ne duruyorsunuz! biz de çıkalım sokağa Mavinin bir rengi varsa suya çalmalı beti benzi, onu bulalım ilkin! Sonra yeniden dikelim göğü! baharda yine geliriz NOVİEMBRE |