üçüz tanrıça otoporte
.
hiç unutmam ortalık yerde sarmaş dolaş renksiz bir serinlik sonrası kürtaj ile alındı kötülüğün daracık kaygan ağzı dedim bir ateş var göğsümde sanki her yer buğulu siyah yapış yapış sızan usulca biz yüzyüzeyiz üçüz tanrıça ama doğru ama yanlış karanlığa uzanmış mezarımda dirilirsem ölümle seviştiğim gibi zaman doğar ve düşer akar ve tükenir yavaş yavaş başka değil asla yetmiyor uyumsuzum ki gözlerimin perdesinde soyunduğum ışıklar konformizm fotoğraflar içinden bir bir geçen kuzgunlar ben şimdi ve yanıp sönen ölüm yıldızı yangını vaftiz eden kaynar sular tanıktır artık kulağımda metal çarkların tütsülenmiş sesi sarhoş intiharı portrem o yabancıyım ben vücut sanatı üryan düşünselliğin tanıdınız ey yakarış acıt canımı bir garip saat yine sokaklarımda göğüs boşluğumda gülümsüyor deliliğim dilimde ıslanan kutsal bitkiden çektiğim bulutlar harbiden be kanıyor aklım topraktan yağıyor yağmur gökyüzüne gömüyor birbirini aşk şarkıları söyleyen cesetler O’nun oldum gibi içimden-/ karanlığı karanlıkta kaybettiğim an dokunabilir misin bana |