Sonu da Biter
ben...
uzağa uzaklaştım çay içiyorum elim ayağım tiril tiril karmaşıklık dişlerimi kamaştıran bir ağrıyla yollara düşerek sağlıyorum güzelliğini canlı tutmayı hangi göz kırpışta kalmışsa ölüm meraklıyım sonumdan sonrakine aşkla çıktığım bu varışsızlıkta ağaçlar gibi ayakta bekleyeceğim seni ey anılardan damıtılmış asıl sessizlik uzağa uzaklaştım çay içiyorum kendime uygun bir sarıda... biz... enli bir aydınlıkla gelişirdi kopuşmak ilkyaza geçmeden soğukların ince buğusuyla çamurlara belenen çatlağımızda kalbimiz kırık ve kömür kokulu sabahlara fit bir ilkgençlikten gelerek uykusu buruşuk bir geceliğine aşklara öldük öldürdük geleceğini içimizdeki mevsimsiz kuşların yakışıklı bir cehennemden ötede gülüşen sırıtık bu sahtelikte işimiz yok artık saf ve yabanıl bulutları geçirelim içimizden kıkır kıkır sıkışık bir umutta... hepimiz... dışarımızda değildi yaman çekişmesi günlerin pazarları ağaçların hışırtısına bağlayan erinçte ertesine varırken kent soylu ezikliğimizden muzdarip oda oda takipte bir acı oyalarken benliğimizi tek başınalığa tavda bir abdal edasıyla eylemde ve can havliyle dinledik suların isyanını çeliğin camın ve naylon kokulu bedenlerin esirliğine düşecek bu defa bozgun biz demiştik diyeceğiz kendimize sonu da biter günün günsüz günlere... kağan işçen... |
.