Kanadımdan kurşun yedim kan sızıyor yaradan Kış bahtıma tuzak kurmuş; uçamadım, neyleyim Yâr dağların ötesinde; "Gel, geç!"diyor Yaradan Yollar sırat gibi keskin; geçemedim... neyleyim.
Bu ne devran nasıl bir dem; âh çeken çok gülen az Bülbül dahi bitkin bîzâr; etmez olmuş güle naz Hazan yemiş gamlı gülzâr; dikeni bol gül en az Etrafıma tebessüm, haz saçamadım neyleyim
Bir zamanlar neşeye eş, hüzne mezar kazandım Talihimin kâr payından tükenmez zâr kazandım Bir firakın hâr deminde dert kaynatan kazandım Sevda denen bir tuzakmış; kaçamadım, neyleyim.
Gezdim âvâre, bîçâre, bir çareye susayıp Dediler ki; "ifşa etme, aşk bir sırdır; sus ayıp!" Boyun eğdim kaderime, zehir içtim, su sayıp Hep gizledim sırlarımı, açamadım, neyleyim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
* NEYLEYİM!.. şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
* NEYLEYİM!.. şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
insan bir şey dilemege görsün üst üste dertler yıgılıyor ama sabır acıdır meyveside tatli dır......neylegim demekle kendinizi boşvermişe benziyorsunuz..hiç kimse sahipsiz degildir....ve üzülmeyiniz....şükür her ilacın çaresidir hüzün yüklü dizelerinizi okurken üzüldüm...hep gülmeniz dileklerimle...güller diyarından selamlar....
Onmaz derdin hâr deminde çile pişen kazandım Gönül yapmak idi kastım; hep husûmet kazandım Bir vefasız nazarında aşka mezar kazandım Sevda denen bir tuzakmış; kaçamadım, neyleyim.
güzel bir hece şiirini okumanın zevkine vardım, yüreğine saglık degerli DOST....
Ekrem Yalbuz hocamizin Antoloji'deki sayfasinda cinas'li bir siir gördüm. Bir dörtlük de ben ilave edeyim dedim. Mahzun durmasin diye üzerine "biraz da zorlama" iki dörtlük ilave ederek sayfama ilistirdim.
Sizin kelime hazneniz bende olmadigindan, kalem bildigi üc kelimeye yer degistirerek durumu idare etmeye calisiyor :)
Saglik, huzur ve mutluluklar dilerim degerli Agabeyim.
Gezdim âvâre, bîçâre, bir çareye susayıp Dediler ki; ifşa etme, aşk bir sırdır; sus ayıp! Boyun eğdim kaderime, zehir içtim, su/sayıp Hep gizledim sırlarımı, açamadım, ney/leyim.
Bu sitemler kendimedir, kendime İsyan etmek mi ? Düşmez ki haddime Başladık bir kere bu mukaddime Çilem bitmez, yüzüm gülmez, ney/leyim …
_______________________________________Değerli dost; içten, duygulu, vurgulu hece hece incilerinizden banarak aldım, baharatları fazla, biraz da acılı:)) "Aşk bir sır, ifşa etme,ayıp..." diyerek eskiler sevgilerini, aşklarını gizliden yaşadı maalesef... Oysa kısa ömürde bir insana sevgiyi göstermek, manevi duyguları hissettirmek/hissetmek kadar güzel insanî duygular var mıdır acaba? Dünyanın yaratılış sebebi aşk olmasına rağmen hatta... Peygamberimize "Habibim" demiş yaratan, O'nun yüzü suyu hürmetine, O'nun aşkına varız sır dolu âlemde... Sevginin daha şedit olanı aşk ve Peygamber efendimiz muhabbetini hiç saklamamıştır, birçok misal var: Namazını eda ederken o cihan serverinin önünden geçen torunları, O'nun üzerine çıkar, O'na sarılır, O'nu öper... O ise namazını bozmaz ve namazdan sonra, yüzlerini, gözlerini, ağzını bile öpen bir Peygamber varken bakıyorum da eski kuşaklara çocuklarını kucaklarına almaktan imtina ediyorlar büyüklerinin karşısında... Maalesef ki bu yanlış miras bir zaman sürdü... Şimdilerde bu mirasa itibar etmeyen kuşağı seviyorum, peyderpey bunlar kırılıyor, ne güzel... Pir Sultan Abdal'ın da dediği gibi "Sevelim, sevilelim..."
Severek, dostlukla, saygıyla...
================================================= e d i b / a h m e t
e d i b / a h m e t tarafından 9/23/2012 2:31:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gönül eri yürek dostum, Her seferinde şiirlerini okumayı özlüyorum.Neden mi çünkü bir dergahın fısıltılarıyla dolu her bir dizen.Hikmet dolu nice yüreğin düşüyor hep hecelerinin içine...yüreğine sağlık...Kutluyorum.... En derin saygılarımla sonsuz selamlarımı yolluyorum...
Dogrusu, ilhamin saklandigi bir zamanda, sadece "GÖNÜLERi YÜREK DOSTUM" un GÜZEL SÖZLERLE DOLU HEYBE'sinden biraz daha iltifat alabilmek icin aceleyle karalanmis birkac dize yazayim dedim, yazdim :-)
Bu dizelere dahi iltifatlar geldigine göre, heybende sadece iltifat ve övgü var demektir :)
eee, yürek güzel olunca, o yürekten SIZAN da güzel oluyor.
Farki farkedilen güzel dizelerin usta kaleminin onur veren ziyaretine cok begenecegi bir siirle tesekkür etmek isterim;
YOLCU
Susma türkülü uzaklık vurdum Yokuş aşağı karanlık dilimde İkinci üçünçü dördüncü… el Yakın ayaklarını giydim ayağıma Yol yürüdü benden önce adım atmadan daha Kasırga yüzlü dalganın kıyıya vurma telaşı Yatağına yaraşmış ırmak sıcağında aktı
Gök mü inmiş aşağıya yer mi yükselmiş karanlığa Kıvrılır yol daha kıvrılır İçimden tutunduğum, dışımdan yavan yalan Sözün, hatanın izinden gider gibi Hızla geçtiğim olur tanıdık yerleri Öptüğüm bazen, uzaktan unutulmuş yanından Şuursuz köşe başları Hiçbir aracın geçmediği duraklar Bekleyen duraklar hep bekleyen duraklar Dudaklarında erincim küfür küfran Görürüm bir cümle; çırılçıplak, vatansız devrilmiş Bir tebessüm, timsah renginde ağlamasız Bir ten hafızası çamurla sıvanmış her yanı Âlem yaparlar, ellerinde gözyaşım şerbeti Kurşuna dizdikleri kaçak mülteci üstünde Kursaklarındaki zehri balla yıkar gibi Beşinci, altıncı, yedinci el yakınlıkla…
Yol gider daha gider Gözümü arkamda unuturum o yattığım yerde Şer’ ine Ey ! Gülüşüne kaldır kadehi Ey ! Kördüğümleşir iki yılan birbirine Soyunurken derilerinden gerdeğe girer gibi
Gider yol gider daha Yanlış yanıtlı soru kentlerinden Sınır ihlalli ihtimallerden Sözün ateşlediği kıyametlerden Ne yok ise mutlulukta Ne var ise sonsuz boşlukta Mesela bir yarın, günü aymış pırıl pırıl Kalbimin omzunda, sandığım ellerin Yokmuş ellerin, hiç yokmuş Bir daha bakıyorum bir daha uzaktan Gözümün gösterdiğini ihanet sayıyorum Mil çekmek geçiyor içimden içine Yaklaşıyorum daha dokunuyorum… Bir yük vagonu harıl harıl içtimada Yokmuş yeni anlıyorum Sözün ateşlediği kıyamette Benzinden yapılmış hepsi sanki Patlayarak yanar yanar yanar Hiçbir zaman sonrasına…
Ayaklarını çıkarıyorum sonra ayaklarımdan Yol duruyor aniden bitiyor Sırrı dökülmüş büyük bir ayna önünde Vakitlerden güneşin buz tuttuğu Vakitlerden tozlaşmış kelebek kanadı Sis dönemecinde bir gölge Durur gibi durmaz gibi Onca hız onca zaman…
Var mıydı yol? Ben miydim yürüyen yolcu Sekizinci, dokuzuncu, onuncu… El yakınlıktan Çekilmiş bir fotoğraf karesi en görkemlisinden Sadece gidişe kesik dönüşsüz bilet Gördüğüm, görüşsüzlüğüm Birinci el uzaklığa zimmetli Ne çok acı sahiplenememek acını bile
Ey ! Ayna, kaplanayım sırrımla sana Geçit ver, koyacak yerim yok kendimi Gelirken kendini sildi yol Yolsuz yollardan geriye dönemem… Ölünüyor sevgilerde