Örterdi gözlerimi yağmur yüklü bulutlar
Yitik bir sevda masalı yapıştığında dilime
Ürkek serçelerin titrerdi kanatları
Bir şövalye prensesini kurtarmadan vurulurdu
Sırtında savaşlardan kalma kılıç yarası



Kulelere hapsolmuş aşklar yazılırdı duvarlara
Gölgelerin oynaşına bakardı aynalar
Göz kırpan yıldızlar kendi utangaçlığındaydı
Öpüşürken mavi kanatlı iki kelebek
Sığdırdılar içlerine sığmayan bir günlük ömrü bin yıla



Sessizdi gün dönümü mevsimler
Roman ortalarında gül kuruturdu söylenmemiş kelimeler
Hırçın akan nehirlerdeydi akan zaman
Ejderha kesilirdi bakıp da koparamadığım takvim
Saymıyorum gidişinin yıl dönümlerinde ıslattığım kirpiklerimi



Bir varmışla başlayan vedalarla yok olan
Aşkın masallarında vuruldu umuda giden Ankalarımız
Üç elmadan biri düşseydi eteklerimize mutlu sonla bitecektik
Kara büyüler aramıza girmeseydi öpüşürken
Dev gibi bir sevgiyi büyütecekti yüreğimiz



Şimdi söyleyin bana sihirli aynalar sevdiğim nerde ?
Açılsın kapılar susamlar dökmeden
Kaldır üstümdeki büyüyü ey büyücü
Kurbağa olmaya da razıyım sonsuza kadar uyumaya da
Bırakında son kez öpeyim sarı perçemli sevdiğimin dudaklarından
Masal kokulu aşklarım karışsın sonra topraklara
Ölmeden önce yeter ki SON kez bir öpeyim prensesimi….