Ayran Gönüllü
kül tükendi
yanmak nasıldı unuttum yedi dağı aşmışım yaz sanki boşa gitti tutar sıkılmayı da özlerim şimdi her şey en başa dönsün ısrarıyla her şeyin en başını zedelerim eylül saçlarına benzesin istiyorum... sadece adana sesimi duydu portakal kokularıyla emzirdi acımı derinlerde koşmak çok zor bir aşkın halatıyla tutunduğum ilkyazın bakışısın yeşil seslim... ayran gönüllü yarım esrik ilk gençlik üzerime uymuyordu ve hiçbir alışılageldik derinlik yağmurun gölgesine sığınışımın sığırcığı çay kokusuyla mağrur birebirdik ilk gençlik tatlı parmaklarından başlayan hayattı şiirlerle yanımda adana güneş kuşum... soluksuz gözlerimi öksüz rüzgarlar silerdi tersine uzaklar ağlardı kendi uzaklıklarına gitmelerini not alırdım o kadar ki temiz ve tam olmalıydı mimikleri ağlamaklılığımın aslında o zaman da anlıyordum dişli geçen kışlardaki koyu hummalı ürpertideki ince tonun anlamsızlık imasını ateşinle yanyana yaprakları aydınlık sarmaşığım... ben senin yaşamadıklarında erken yaşadıklarında geç ben senin yaşamadıklarında hep yaşadıklarında hiç ben senin erkenlerinde hiç geçlerinde hep ben senin değilim... olur ya güz yoğunlukları kapıdayken çıka gelirsin diye korkuyorum giden ilkyazımdın gelen güzüm olma... bulvar boylu bir anıydık ama yönlerimiz ayrı ben senin biten sözündüm sen benim yiten özüm sonlarımız ayrı... kağan işçen... |