Kambur Gece ŞarkılarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın o şen nakaratı insanlar unuttuğundan beri
ağıtların boyu uzamış yankılarından eğmiş dağlar başını eski bir radyonun çızırtılı sesinde bir halk türküsünde gördüm seni gece parmak uçlarında gelen ezgiler gibisin...
yalnızlığı büyük harflerle üstüme örten karanlık
ve ışığımı emen yıldızlarla aynada görsem ürpereceğim gözlerim dalgınlığıma çarpacak bir kuş bekleriz kural bilmez yaşama sevinci gibi, eteklerimi açan rüzgarla yüzümün irin sıcaklığı, nasıl da özler ırmakların gürültüsünü gölgem sığ ırmaklara karışmak için doğrulur korkularım kaçak dövüşür, şahdamarımda ulur durur şuramda ki acıyı, bilincin ötesine geçirecek kapılar ararım gökyüzünde melekler saçlarını taramakla meşgüldür şairler ölümü yazmakla Tanrı ise mezar taşlarını okur saat kulesi bir mitinge karışmayı düşler herşey incinmiş bir fotoğraf kadar sessizdir ama içimdeki gürültüden kaçamam ’yaşam nedir’ sorusu göbeğimde zıplar dilim, infilak etmeye hazır bir küfürü ,sokağa çıkarsa rahatlayacağım ama etimdeki asalet, bir masa, bir sandalye oturur genzimi yakan cinnet yazgısına razı, susar ’yaşamak çok yorucu bir iş’ diyerek kaçacak yer arayan ter kokuları, kuşları öksürten gölgeler görürüm ilkokulda öğrendiğim bir şarkıyı mırıldanırken şehir mazisini özler ’ben bir tutsağım’ diye dağlara fısıldayan ağrıyan sesler duyarım arnavut kaldırımlarında sustukça çalkalanan ruhum içine akıtır gözyaşlarını büyük bir holding patronu gibi görünmez Tanrı böyle gecelerde gözlerimi okşar ’kapanma saatin gelmedi mi’ sorar ’vicdan ve hürriyeti’ bekliyorum ne zaman gelecek ’ve insanlar ne zaman yüzleşecekler kusurlarıyla’ gün boyu yorulmuş olmalı insanların huysuzluğundan cevabı duyamam sabahı görmenin yenilgisinde içimin karanlık severi bir hüzün çıkarma ayini sonrası dışım, düğün, dernek kurmada şiirler gibi doğmuş gelir güneş cennetten izler taşıyor şu bulut yeter İzmir, bana gözü dönmüş betonlardan bahsetme upuzun bir karabasan alnımıza yerleşmişken en sefil şey olsa da yaşamak gökyüzü, hayalkırıklığından bize uzak dursada arıtabiliriz zamanın islerini ateş varsa, suda var gece varsa, güneşte var acı varsa, mutlulukta var nefesimizin peşinden koşarken küflenen yerlerimizi bazı geceler karanlığa öptürmemiz gerek zor olsa da tüm gece bir yangınla boğuşmak o sabah tarihin vahşetinden korkmadan bakabiliriz güneşe... |
nerden çıktı şimdi bu yara;
ve neden ısrarla acının yerini imler
bu sırtı kamburlu dünya..