Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
söyle bana, uçmak istiyormu kalbin bazen fahiş bir şehrin kara okyanusundan uzağa Mavi, açık, derin ve bakir Başka bir gök kubbenin ihtişamlı parıltılarına
Deniz, uçsuz bucaksız deniz ; emegimiz boğuk seslerin şarkısı ve şeytan deniz, büyük bir göç vakti bir yunus vokalisti sallanan ellerin iki yüzlü ninnisi ;
sular la gidenler uçuyorlar adeta Uzağa hep uzağa, daha uzağa Burada çamur gözyaşlarından yapılır mümkünmü bazen kalbi denizin vicdan azabından uzak cürüm diyebilirmi ?
uzak olduğundan ki parfümü cennetin her şeyin aşk ve sefa olduğu berrak gökyüzü Sevilen her şeyin sevmeye layık olduğu yerin, Kalbinin boğuldugu saf şehvetin
Ama çocuksu aşkların yeşilcenneti Kaşuşturmaları öpücüklerin ve çiçeklerin Tepelerin ardında titreşen kemanların, Ormanda akşam şarap testileri ile, ama çocuksu sevişmelerin ve hikayesi kayalara tırmanan sarmaşık güllerinin
masum cennetin sinsi zevkleri Hindistan ve Çin kadar uzaktamısın Eğer çığlıklarımızla çağırsak Ve canlandırsak yeniden camekan seslerimizden Dönermisin geriye hatıralarımızdan ?
Bir geçmiste bitti geleceğim Bu “yazıyı” yanlış yazdım ; Ben küçükken tanrıydım !
Geceler nefessiz sevgili, susar gibi kelimeleri Hep içine çeker, karbonmonoksit geceleri Tütün yutmak toprak sağırmak Köz büyür yangında sevgili.
Bilirmisin Çiçeklerin gözleri, elleri vardır Her gün açılırlar göğe inatla büyüyen çocuklara
içinde kelimeler Sessiz ırgalanan Gül açar kırmızıdan Yangın, kızgın ! karşı apartmanda Noël baba bekleniyor bizim evde hırsız çiçek kurdu bir kene edasıyla zaman mekandan ıraklaşıyorken
Adam kendi eliyle kurar darağacını Ve sonrasızlığın ipiyle asılır herkes Tütsü dumanından sararmış geçmiş Her vücut kendi ruhunu asarmış iki kol iki bacak inat gibi bu hayat böyle yaşanacak geceler var korkuyla beslenecek Gülüşler var ütülenip dolaplara asılacak Bir ırmak gibi akarken gecelere Her sabah takılır ayaklarımın peşine Her gece çeker beni sinesine ;
Yukarıda asrını doldurmuş bir güneş ve aşağıda geceyi yutan yanlızlık kutuplar gibi çıplak bir ülke Ne kuş, ne dere, ne ağaç
Sehrimin hayaletleri bile aç hayal gücünü aşan sarkaç buz güneşinin soğuk zulmünde kabus gibi geniş bir ülke
çıyanların gıpta ettigi kene vasat emiyor zamanı tembel uykudaki saat vakitsiz yumak gibi çözülürken sırrı ;
parıldayan gözlerin yörük abidesi çocuklarını sırtına vururken kabilesi dizinde uyutur sesleri verimli göğüslerinin sarpa sarmış yollarının ne haram ne helâl bilmeyen nesli ;
uzakta köhneyen alınları vagonlara yığılı yeşil ırmak çocukları gökyüzünün gözleri gibi uykulu yürüyüşte yorgun bir sevdanın sürgünü sanki
eritir kayaları kum taneciklerinin döndürdüğü zaman tekrardan nakaratı geçiyor sazdan bereketlenir çarşamba ovaları yeşil kubbelerin tanıdık yolların karanlık ayakları kurşuni bir ufuk kasvetli gemi korkulu gecede bile yüzebilen geçen her trenden geriye umut deren
nereden geçer ayın tarlada tütün çelik vardır çelik yolarda puslanan yanlızlığına inat sığınabilmeli bir çocuk
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Göç şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Göç şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.