Yalan Gerçek
I.
sayılı günleri kaldı şarkımızın ağız tadıyla uğurlamak kısmet olmadı ömrü albümler kayıp eski karton kutularda naftalin kokulu kumaşlar bir de dişleri kırık fil dişi tarağı gençliğimizin bir yaz rüzgarı gibiydik beyaz yalanlı... II. seni beklemek bir hayat tutkusuydu erken yalnızlıkların gecikmiş gülümsemesinde kalabalıklara bilirsin kaygılı sokulganlıklarla iner yüreğe bıkkınlık mevsimi geçmiş giysiler gibi yabancılaşır insan en yakınındakine sevdiği yolları paylaşmaktan usanır çocuklarıyla hatta konuşacak çok az şey bulur insanlarla ama nasılsa yaşamayı da bırakmaz bir yandan asılır bir ucundan gelen her günün sanırım bütün iş hatırında sevdalı eski dostlukların... III. öyle bir telaşla gelmişiz ki can hıraş çarpılmadan yüzümüze kapılar gelemiyoruz kendimize ikinci bir denizi olmadan yürek yelkenimizin boğuluyoruz ilk denizimizde uçurumlar eskitmeye zamanımız yok son bir cesaretle tutunduğumuz öykününse rüzgarı zayıf çoğu zaman sel vurmuş evler gibi kırılmışız bir de hayat aceleye gelmez derler bizler ki aceleyle bekledik sadece ya bir de sırları dökülmüş aynalarımızı kırıp koşsaydık üzerlerinden o yalın gerçek denilen acımasızlığa... kağan işçen... |