Yokluğuna Yoklukla
hınçla kıskandı uykuna vuran ışığı
karanlıkla içli dışlı yalnızlığım olacaksan sen ol istiyorum tek ağaçsızlığım lunaparkı terk edilmiş kasabası kurak... seni her seferinde ilk kez görüyorum anılar yorgunu bir pencereden karlı bir geçmişten uzanarak avuçlarındaki kelebeğin kanat tozlarına... her gün ayrı bir aşk ürettim çocukluğuma bıraktığın yoksun naif ümide rüzgarımıza dost yollar da bitti kayıp bir mezara yaklaşan ayak sesinde... yalnız yürümek kadar yalnız bakmaktın boş evlerin öfke köpüren balkonlarından mevsimlerini yitirmiş göç mağduru kuşlara şimdi bir de birlikte gidişimsin yokluğuna yoklukla... uzakların ıssız kalma korkularına seni çağırdığım öz güvenimle yetiştim ölme anında göğe bakmanın değeri kadardı hep an be an yüzüne bakmak...ölümüme yetişemedim... kağan işçen... |