Kırmızı Ruj ve Gölgeler
nefesim soğuk
çarpışan renk cümbüşünün gözlerine döküldüğü yerdeyim gökyüzüne baktığın zaman mavi oluyor gözyaşlarım acizliğime baktığın zaman, mat bir kırmızı saçların yoruluyor, okşuyorum ağlamaktan şişmiş gözlerime koyunca buz oluyor saçların kesilmiş bileklerime koyunca yara bandı düğmelerimi açıp kalbime götürünce, ip oluyor hayata bağlanıyorum, sakın kopartma... umudum buruk ismim küfür oluyor dilinde, sen bana seslendin diye s...tirip gidiyorum çal geleceğimi, kapımı, kalbimi... çal uzun bir ıslık... çünkü ancak bir ıslık savrulur ağzından sağa sola benim gibi... nefesinden çıkan bir cümle oluyorum, nefesi verdiğin gibi, almayı da unutma... yağmurlar kuru boğazıma batmış cam parçalarıyla birlikte gökyüzüne yükseliyorum bir yağmur damlası inerken yere, beni de atıyor aşağıya kadar gözümü kapatarak yağıyorum denk gelip üzerine yağmak ve temizlemek günahlarını elbet istiyorumdur... elbet istiyorum. elbet istiyorum, Dur... yağmurlar çok ıslak, sen onların yetemeyeceği kadar kirli... "kırmızı ruj ve gölgeler" ışıklar bir kez de benim için sönüyor bir kez benim için yağmalanıyor bu gece şehir ölümümü düzenli olarak kutlamayacak kadar çok seviyor musunuz beni? kırmızı rujlu kadın susuyor. kırmızı rujlu kadın makyajını tazeliyor. insanlar gölge olup saklıyorlar kadını benden kadın gölgelere sarılıyor, saklanıyor hepiniz plastiksiniz. karakterleriniz kırılmaya müsait, ikinci kalite, yapmacık, ucuz ve basit... sende öylesin kırmızı rujlu kadın. sende öylesin gölgeye dönüşmüş adam. gölgeniz bir bu şiirin, bir benim üzerime düşmez. çünkü biz kazandık. çünkü iyiler kazanır. çünkü sen, "kırmızı rujlu kadın !" gölgede her renk, siyah olmaya mahkumdur... Onur Budak |