GECE OLDUMU BURDA HER VAPUR ELLERİNE BENZEYEN HÜZÜNLE GELİYOR
Kısacık bir andı,kısacık bir zaman önce
geceydi sanırsın dünyadaki bütün çocuklar gökyüzündeki yıldızları izliyorlardı bakışlarında sonra çocuklarla yan yana sabitledim yüzüne yüzümü ardından,çarşaf gibi yayıp geceyi iki balkon arası rengarenk harfler iliştirdim baştan aşağı ömrüne kısacık bir zaman sonra çocukların yanına çokça büyük kadınlar-adamlar bağdaş kurdular aldılar o yanyana renkli renkli harfleri iki kaşın ortasına yerleştirdiler bir çift nazar boncuklarını ve ben ilk defa sevindim n’aparsın gıyabında elim yüzüm rüzgargülü hangi mevsimde çoğalırsın? gün siyah,dil siyah,gece kendinden habersiz bilsem,dört yapraklı yonca derlemezmiyim saten bir örtü gibi düşlerine hangi iklime koşarsın? gıyabında çıkmaz sokaklar dirilir de bir söze vurulursun pupa yelken kalkmamışken bir vapur bilsem hiç bir şiire sığdıramadığım kıpır kıpır harfleri çıkarmazmıyım naftalin kokulu sandıklardan kısacık bir düş’ün ertesi bitmeyen şiirler yığılıyor duvarlarıma en sevimli cümlelerle beni bir düşe sabitleyen tertemiz/parlak bir Temmuz yürüyor üstelik gözlerimi yüzüne bıraktığım da şehrin ışıkları sönüyor ya her dilden,her renkten şarkılar taşıyorum sırtımda,yeni bir mevsime müzik dedim de meğer Levent’ten Smirna’ya yanık bir ağıtmış ezgisi kulaklarımda bu hayra yorduğum kaçıncı çığlığın ya da şimdi dökebilirsin ceplerinde sakladığın yağmurlarını ’Sırf,Temmuz’ da yüzdüreyim diye hiç okunmamış şiirleri Haziran’da ölmedim’.. |