5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1030
Okunma

Geceler, hüzünleri indirirdi şehirlere
Yıldız k a y ı ğ ı gemilerim batarken gözlerime
A
ğ
l
a
r
d
ı
m
,
,
,
Ağlarına takıldığım düşüncelerimin koynunda
Buram buram sen kokan odalarımda...
Her yağmur tanesi ıslatırken seni
Mağrur kalırdı senin için ektiğim açelyam
Zulamda kanlı boyalı çektiğim resimlerin
Küskünlüğümün türküsüne karışırdı...
Puslu kabuslarım uykularıma pusu kurardı
Kurulu pimi çekilmiş bombalar patlarken içimde
Yatak yastık ruhuma haram kılınırdı
Kıl kadar ki hayat.. çizgisinde kırık hatıralar avcumda yatardı...
Sela sesli sevdalarımda ayrılık uzun sözdü
Hayal şafaklarımda yüzün göğün kızılına çarpardı
Güneş çarpmadan önce pencereme
Sen IŞIK olurken ben karanlığı gömerdim içime...
Yitirilmiş aşk mahsenleri bilirsin sessiz olur
Şarap dinlenişi kırmızılık bizim için aşk kesilirken
Ayın yakamozu akşam yalnızlığıma vururdu
Dışarıda çarşaf gibi deniz içimdeki fırtınayı sallardı...
Paslı parmaklık olurdu kirpiklerim bakamazdım
Yüz görümlüğü mavilerim sancılı yanlarımda yatarken
Hüzzam şarkıları ekmek olurdu hücrelerime
Gece, sofra bezini kurardı, zeytin karası akşamlarımda...
Ve ölüm oruçlarım hasretinle başlardı
Gözüm solardı gül solardı sol yanım yanık kalırdı
Nefesim zehrini çekerdi içime teninden arta kalanlarla
Zaman kıyıda, bense sende ayrı bir kıtada kalırdı
Fay kırığı hatıralar,sallarken dizlerimi
Sonbahar gibi dökülürdüm toprağına...
Ve ben bildiğim bir kentte kendimi yitirmeye giderken...
5.0
100% (8)