Yarınlara Kenetli
adsız
kirli sarı zamanlarda tanımsız bir sessizlik isteği kuru ot kokusu gibi bu her şeyi ve herkesi yalan yanlış yorumlarda sevmek yine de... küçük cadde uzantıları yere yakın balkonların açıldığı ilk gün ışıklarıyla canlanarak gülecek arkadaşlar için bizim için bir çocuk umut etmeyi öğrenecek elinde süt şişesi acı yeşil zeytin yorgun pazarlara ağır magazin basını bir çocuk ayağında sokağın tozu... sıcağın seremonisini sırtıma alıp bir bulvar umudu yüklüyorum sıkıntılarıma parklarda üretken sadeliğiyle insanlar insanlar yarınlara kenetli kaybedilmediğini anlatırlar gibi güvercin kanatlı sevdaların ve hâla dirençli sırdaşlıklar doğuyor ezberletilmiş acılardan tuzuyla emeğin... ter içinde daldığım bu haziran sıtması yeni yoksul yazların habercisiyken eskiyen adımlarımı sana yakıştıramıyorum demli çaylar içiyorum sıkıntılarımın üzerine zamanı atlamak işime gelmiyor senin sensizliğini tatmak da güzel hatta hiç seninle olamayacağımı bile bile seviyorum hayatı hayatın seni düşündüren yanlarını mor ufuklu sabahlarda işe giden insanlarını seni sensizliği sözüyle her ilkyazın geleceğe... kağan işçen... |