Sumnu'nun Anlattığıdır KargayaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Nazım ustaya bir denizci selamI...
Doğduğu topraklarda oğlan diye el üstünde tutulmuştu Süleyman
Tuhaf bir sıvıyla yatağını ıslattı onüçünde düşünü hayra yordu aklı havada İlk kız memesini daha onbeşinde sıktı ağzıyla onsekizinde koca ertesi yıl baba olduğunu anladı Yirmisinde apoletli gerilla yirmiikide Nietzsche ve Marks okudu ve enternasyonal dinledi dişlerinin arasında jilet, utku ve cıgara Yastığının altında nal sesleriyle uyuyordu insanlık masallar, zılgıtlar, küfürler içinde parçalanmış dimağı her ve hiç intifada Ne yana dönse karanlık dehlizleri gerçeğin ve dilinde durmaksızın uzayıp giden şiirsel savlarla Söz sözü açtı anlam anlamı dağıttı tarumardı bütün dünya Süleyman’a Dört kibrit çöpüne müsavi bir gençlikte tepesinden başladı ağarmaya saçları Trenler, sendikalar ve bulvar orospuları hücre evlerinde son baskıya hazırlanan sloganlar ütopyalar ve mahpushane koridorları aşk mektuplarını ve uykuları piç eden palaskalı korkusuzluk korkuları Bir oduna sarılmakla bir kadına sarılmanın farkı neydi düşünmedi o aralar Kadınlar ve kutsallar yani süleymanın â’râfı hep dipsiz kuyularda karşılaştılar Yirmiüçünde özgürdü olabildiğince parmağından yüzüğünü çıkardı kalbinden karısını Hayatı yirmidördünde sorguladı süleyman yirmibeşinde bir kadına tav oldu rüzgara karşı tükürüp ilk küfrünü savurdu yirmialtısında Züleyha ah o Züleyha topuklarını kemiren şehvet fahişesine yenilmeyi seven Züleyha aşkı hırsına bulayıp sadık olabilmeyi ayaklar altında ezen ve dilindeki alları mora imleyen Züleyha Varlığın bir anlamı olmalı dediğinde otuzdu bir kaç Züleyha’ dan döndüğünde otuzdört Otuzbeşe kadar hep ölümü bekledi, ölebilmeyi hatta nasıl da arzuladı kadınından bile fazla Varlığın anlamı olmalı olmalı. olmalı Anlama anlam katan ya Leyla yahut Züleyha Olmalı. Belki Yusuf belki de mecnun yok yok herşey ama herşey safsata mı ya Ülya? Felekten bir gece çaldı otuzbeşinde tövbe etti ardı sıra lakin aklı kaldı geride Otuzyedisinde burnunun direği sızladı içini delen mayhoş bir kokuyla kendini akarken buldu kıpkırmızı kanla kaplı ve kapalı bir olukta Süleyman Züleyha’ya rastladı Hayatın anlamını sormayacaktı bir daha bu mu yoksa Züleyha yer gök ramza İnleyen, inlemelerini sızıyla örten bir doğumun sancısında apış arasının yüreği ağzında ve ellerini öteliyordu hazla Suya bakarken sesini gömdüğü rüzgâra döndü ve ah! Dedi kadın Gökyüzü omuzlarında sarsılarak ağladı sırdan kanamış dudaklarını bir çiğ tanesi araladı Ve yirmi birinci yüzyılda aşka iman eden insan aşkına Allah tek hece üzerinden bir Süleymanı yarattı... *Sumnu-aşık/derviş kadın ve onu dinleyen karga meseli.- İbn i Arabi şehvet, insanın topuklarını kemiren fahişedir.- Nietzsche *Nazım ustaya bir denizci selamı |