Ölümün Varoşunda
eski semtlerden taşar gülüşün
düşünceler yorgunluk kahvelerinde o bin yıllık acı tebessümle tellenir gidişin tekmil ömre meydan tümden zamana zehir özlemindir gözlerimden içime akar içimdeki nehir sonsuzadek senindir... sabahın tesellisi düşer gün doğmadan yorulur geceye sakladığım şiir de çeker gider umut dalları kuru bir çınar gibi devrilir üzerine hayal bahçemizin toprağın sakin göğsüne yaslanır bitmez sandığım o kekre acının tadı ve inadına sarıldığım her sen ayrı bir sensizliktir... abartılmış tarihler hoşlanmaz yoksun duruluğundan sevgimin zamanı allayıp pullamadan geçirdiğim kışlar da tükenir yüksünürüm gülümsemeye son yazına yavru kuşların da ölümün varoşundayım bilemezsin sensizliğine alıştığım loşlukta ve çaresizce koştuğum her ses sensizliği aynı sessizliktir... kağan işçen... |