Er-ReşitRüşt; kişinin tedbiri, akıl ile idraki, Sağlam bir düşünceyle, farkı fark etme hali. Reşitse doğru yolu, bulacak çağa giren, Hakla hakkı bilerek, batılı batıl gören. Emir ve iradeyi ayırt etmeden önce, İnsanoğlu cahildir, pişmemiş gereğince. Hakkın ilmi ile onda, meydana gelen şeyler, Rüştüne erdirerek, kişiyi mesul eyler. Hakkın ilmi de maluma tabi olduğundan, İlmi ve iradesi, asla çelişmez bundan. Çelişki, ilmi ile emir’in gerektirdiği, Şeylerin arasında, hareketle gittiği, Varlıkların her biri, arasında ilişki, Zatının tarzındandır, bunda olmaz çelişki. Bu nedenle varlığın, belli bir istikameti, Belli bir rüştü vardır, belirleyen haleti. Er-Reşit, yarattığı, bilcümle canlıların, Perçeminden tutarak, yönünü alınların, Sırat-ı müstakime, irşat eden demektir, Kimse başıboş değil, bu da illa gerektir. İlim, irade, emir, her kime gelse galip, Bu kişi faziletli, üstün bir rüşte sahip. İlahi tüm emirler, tekvin ile gelirse, Kul da murakabe eder, irfanıyla bilirse, İlahi emirlerin, geldiği tek mahalli, İdrak edenler ancak, Şenlerde mutlu halli. Mutluluk her fiili, Hakka isnatla olur, Faziletli huzuru, kişi namazda bulur. Hiçbir günah namazın, asla dengi olamaz, Onun saltanatında, hiçbir günah kalamaz. Çünkü tüm ibadetler, namazda cem edilmiş, Özüne erenlerin, günahı giderilmiş. Bu makam sahibine ”Kader sırrı” açılır, Mutlak itaat gelir, her nehiyden kaçılır. O yüce peygamberi, böyle cami kuşattı, “Onu Hud suresi, kardeşleri kocattı” Cenabı Hak cümleyi, bu hal ile kocatsın, Sonsuz rahmeti ile hepimizi kuşatsın. 05.04.2012…Mustafa Yaralı |