Yarama Merhem di Oysa Adın
Siz bilmezsiniz küçük hanım.
Beyoğlu’nda hicaz makamında şarkılar eşlik ederdi gecelerimize. Dostlarımız vardı çoğu evlendi, Bir kaçı unuttu bizi , terk ettiler... Oysa ’ biz hiç ayrılmayız ’ diyenlerdi gidenler. Gittiler. Aramadılar , sormadılar. Zamanla unutulmaya yüz tuttu hatıralar. Ama unutmadık yakışmazdı bize unutmak. Sonra sizinle çarpıştık kara bir gecede. Ansızın. Damdan düşer gibi düştünüz yüreğimdeki en dar odaya. Anlam veremiyorum bu kadar kısa bir sürede nasıl bağladınız beni kendinize. Sesinizin tonu uzaktı duyamadım. Yer yüzü rahmet diye inliyordu. Kısık kaldı sesiniz. Gözleriniz kömür gibiydi galiba. Göremedim , belkide görmemi istemediniz. Sadece kokunuz kaldı , Limon çiçeğini anımsatıyordu. Burnumun direklerine sindi o kokunuz. Sonra mı , sonrası malum küçük hanım. sonra gittiniz. Ardınızda esir ettiğiniz kalbe mührünüzü vurup , başka bir şehre göçtünüz. Aramadınız sormadınız. Açtığınız yaraya merhemdi oysa adınız. Cennette düş düşüren bakışınız varmış. Cehenneme gebe kalırmış görenler. Gülüşünüz yaşadığım topraklarda bir ömür eder diyorlar , Bilmelisiniz küçük hanım ; bir ömür binlerce yıldan soruluyor bu diyarda. Ve burada herkes senden bahsediyor. Fark ettiğinizin farkındayım ’Sen’ demek daha cazip şu kör vakitte. Sen gibi. Siz gibi. Sen/Sizliğim gibi. Bizden dem vuran şarkıları, içinde bir yerlere sıkıştırıldığımız masalları, Dolu kalkıp boş düşen bardakları bırakın bir kenara, bırakın şu gururu ve inadı arayın artık. Hadi küçük hanım. Siz gibi göçmeden başka diyarlara , gönlümdeki yaraya birazcık bağışlayın adınızı... Doğan Yücetaş |
çok akıcı muhteşem bir şiir...