Sana Duyduklarıma
yabancı sularda boğulmaktı
gözlerine ülkesizce teslim olmak ve gülüşlerinde hangi çocukluk yazları topladın ki unutturdun bütün mevsimleri tonunu renklerin nefesinle uçur beni ruhumu yüreğine kapat yüreğini yüreğini giydir üşümelerime bakışlarından olsun ilk ve son karanlığım... bir kentten ölümüne ayrılır gibiyim cam kırıkları ayıklar gibi dudaklarımdan beklerken kabuslarıma gidişlerini belki kırlara çıktığım saçlarında yorumsuzca dinleneceğim birgün belki yüzyıllık bir şosede sesini ararken öleceğim seni sevdiğimi bileceğim... içimin tozlu toprağını kaldırır bir senin uzaklığın beynimin ara sokaklarını dolaşır bir senin yakınlığın uzak yakınlığının yalnızıyım... aşk tezgaha düştü zamanı seni gördüğüm anlarla ölçüyorum ve zamandan uzun güzelliğin kavramlar üstü bir boyuttayım sana duyduklarıma ezik başucumda cahil bir uzay sensizliğin yarınıyım... kağan işçen... |