Yanık
ateşi kirpiklerimi yakan
ıslak bir kağıtta kaldı gözyaşı korkusuyla yarım bıraktım şiiri bir oda dolusu hatıra doluştu içime fısıltıların kovaladığı kaçıştayım avcumun içinde uzarken uçurum kendi yankımı nereye saklarım bilinmeyen bu uğultu döndürüyor başımı ihanetlerin kıyısında sallanıyor bileklerim dibi koyulaşmış kahve telvesiyken benden arta kalanların baharlarla söyleşmesi film karesiymiş yalancı falcıların ustasıymış ruhum rayına küsen bir trenle devam etsin yolculuğum tiz sessizliğinde iç çekişlerime sızlanıp duran gölgeme de alıştım kıtalar arasından topladım tüm kuşları fırtınaları besleyen bu gökte onlara yer yok sana gelemeyecek kadar yorgunum bir daha tekrarlamayacağım ölümü... |