ABDAL-kumdaki ayak seslerindi penceremi kıran- denizin bir yanındaydı dalgakıranım titrekti hep uzaktaki deniz fenerim açıktaydı limansız yetim gemilerim mavisi karaya çalan sular(dı) anaları çığırtkan ve ise bulanmıştı martıları vapur düdüğü boğardı dalgaları sert bir Yıldız eserdi martılar üşürdü gece gemilerin üzerine düşerdi ay yüzünü kara bulutlarla kapatmış utanmakta rüzgar iyice sokulmakta tayfaları sallanmakta yüreğim gibi dizlerim gibi yere inat. -kum saatimdeki aşklardı tersi düz edip yeniden doldurulan- çekildim içeri, içime atarak,(sevsemde) midyeleri denize bırkarak abdalın harçı gezmekdir dalga kandırmaz deniz avutmaz kum gerek saat için çöl için güneş g-erek koruk üzüm kızarmak ister doğacak gebe kalmış gece gibi iki taraflı heybesi delik hayat bir tarafında şarap öteki sol yanındaki AŞK hep büyük olan ağır gelir kelebek gibi dergahı yok kıblesi kayıp gölgesi olandır abdal kendisi k/ayıp güzellik arayandır gülden habersiz gülden içeri bir gül kızıldır birde şarap AŞK sa ikisinin karışımındaki renk şahin bakışı kuş kanadı uçmak abdalın işi gezmek, in/anarak aramak bulurken yitirmek yaşam/aktır adı AŞK olan suda yanmak çağlayanda intihar damlaları gönülden göze düşen yaşları mevlevi eteği semazen eli ateşi har e d i p y-anabilmektir yüreği yeşertebilmek abdal olup gezerek aramaktır m/arif/et Ve AŞK ıslaklığınla yanabilmekdir.... Şems gibi kuyularda.... "Aşk bazen deliliktir erdirir bazen seveni" |
Tebrikler, sevgi ile daima...