Şûh gözlerin ardınca kırgın hazz-ı irem ömrüne bereket bir resim kağıdı duvar sayfalar yazıldıkça sanki seninle ağlar bir hanın şadırvanında oturan kedi gibi ihsân eyler sokak başlarında her bank harâbolan melâl çöküverir ümitlerime ellerinde gözlerinin rengi hep simsiyah kanayan bir şehre düşer füme rengi
Şehrâh olurken her bir yanda saçların kaderine benzeyen silahlar taşır anılar siyaha boyanır satırlar arasında aynalar düşer, kırılır geçmişinden nikâbı gecenin en son gördüğün hülyası olur incilerin zâr zâr düşüverirken Mikail’in sakalları bir kaşık çalar hayallerine eski günlerin ağlarsın, içine çekilir o ünsüz bilinmezliğin
Şehâdet eder gibi dudakların emer maviyi yağmurların bölüşüldüğü son tarih olur ses durunca ardın sıra şarkıları anlatır eskiler vefâsında dönülmesi olmayan gece iken ân billûr nefesinde kurtulur hapsedilmiş rüzgâr kaldı ki; sen ateşin dört eli olursun susunca doğduğun vakte secde eder fezadaki muamma hemhâl kalır ayaklarında, yüreğine bir ol’ma!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hicrân Çakmağı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hicrân Çakmağı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şûh gözlerin ardınca kırgın hazz-ı irem ömrüne bereket bir resim kağıdı duvar sayfalar yazıldıkça sanki seninle ağlar bir hanın şadırvanında oturan kedi gibi ihsân eyler sokak başlarında her bank harâbolan melâl çöküverir ümitlerime ellerinde gözlerinin rengi hep simsiyah kanayan bir şehre düşer füme rengi
Şehrâh olurken her bir yanda saçların kaderine benzeyen silahlar taşır anılar siyaha boyanır satırlar arasında aynalar düşer, kırılır geçmişinden nikâbı gecenin en son gördüğün hülyası olur incilerin zâr zâr düşüverirken Mikail’in sakalları bir kaşık çalar hayallerine eski günlerin ağlarsın, içine çekilir o ünsüz bilinmezliğin
Şehâdet eder gibi dudakların emer maviyi yağmurların bölüşüldüğü son tarih olur ses durunca ardın sıra şarkıları anlatır eskiler vefâsında dönülmesi olmayan gece iken ân billûr nefesinde kurtulur hapsedilmiş rüzgâr kaldı ki; sen ateşin dört eli olursun susunca doğduğun vakte secde eder fezadaki muamma hemhâl kalır ayaklarında, yüreğine bir ol’ma!
Anlamlı ve güzel şiirinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.
Her dizesi süper..
Kutluyorum değerli kalemi..
Saygılar..