Düş Siyahı Ellerinden
İsyanın köküne vurdu kadın
ellerindeki kınaları akıttı önce ağır rimellerinin ıslak kuytusunda ağladı koyu griye vuran aşkına doğrudan düşüp yalana yuvarlanırken tükürdü dilindeki bet kelimeleri aydınlattı yüzünü bir sigara alevi puslandı gözleri çöken dumanda Kızıl lavdı patlayan yaşları İsyanlar kaçarken yalın ayak hüznün içine hazırladı kendini çözdü aynaya bakmadan kaderinin beliklerini ışıklarını sererken ay önüne ince bir tülde asılı kaldı edebi diz çöktü penceresinden giren parlak ayın sinesine düğümledi içine üryanlığını bıraktı kendini izbe ay ışığının kollarına Kaldırdı çukura düşen kelimelerini yönünü değiştirdi kirli çukurlara akan duru suların süpürdü üstündeki çamurları secdesine döndü dudakları kaldırdı çatlamış anılını adamın nurlu yüzünden ovaladı inançlarının dizlerini dudağındaki gülücüğü çıkarıp bıraktı masaya belki dönüp gelirde alır diye keserken avuçlarını yüzü olmayan bir resim irdeleyip gözleri çaldı binlerce bakışın arasından çıplak bakışları çakıldı zihnine öperken alkolün dudağından kovdu hayallerini yatağından kopardı kanayan gecenin dilini Yakar kendini geçmişin küf kokulu ucunda yaslar başını yağmurla karışıp gözlerini ıslatan cama gamzesinin çukurundan siyahı düşledi düşürdü siyahi ellerinden o ağlarken her yer kırmızıydı unuttuğu sesini duydu yıllardır sağır kulaklarında düşmeyi unutan cemreyi çağırdı koynuna Gel dedi yaktı geçti sesi büyüdü ağzının içinde son nefesti ırzına geçilen tümceleri gecenin kör vaktiydi pervasız bir öksürük sesi vahşice yırttı gecenin karanlık elbisesini bıyıklarına takılıp kaldı adamın kırlaşmış tebessümü sadece gel deyip titretti son nefesini |
gelecek kaygısı olmasın kaleminde sevgi dillerinden hece misali
kutlarım şaire