Okuduğunuz şiir 5.1.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Lütfiye Sevinç (asran)
YOLCULAR
Günah şehrine bir vapur kalktı körfezden İçinde gölgeden beyler bayanlar Bir çift martı omuz silkti tepesinde dalgaların Şen kahkahaları delerken Kilden maskelerini yolcuların. Bu zaman hiç bir zamana benzemez ki Yılan gözleriyle sokarken ufukları binlerce sahte mabut ’Dem bu demdir’ dedi yücelerden geçen bir bulut Şerefine dedi bir fıraklı bey Bir bayan Balta kesiği gibi kıpkızıl dudaklarıyla Güldü. Belli ki biraz sarhoş Rabbim! Bu nasıl bir şey Yedikleri kustuklarından nahoş!
** Ben bir kayayım Hangi yandan baksan soğuk ve üryan İşte böyle metanetsiz İşte böyle giryan
***
Küpeştede bir fukara çerçi Kabarık etekli bayanlara don lastiği uzatıyor Birazdan yıkılacak bu tablo gerçi Miço, çerçiye tükürür gibi bir göz atıyor. Cilveli iki aşık dalgalara bakıyor kuyruktan Su mudur gördükleri Yoksa koca bir kan gölümü gözlerini yalayan Açılıp daralan gözbebeklerinde kızıl birşey var Bir şey Derin ve uğultulu umman kadar Boğulurken galata’da serden geçmiş bir nalan Ah! Nasıl da köpük köpük dalgalanıyor Deniz dedikleri yalan
***
Ben bir deniz feneriyim Lambası sapanla kırılmış İskelelere küsmüş Yolunu kaybetmiş ve batmış Sormayın kurtlanan duvarlarımı kim kanatmış Böyle bakar dururum şu şadan maskelilere Bin bir masal uçururum Dökülecekleri yere
*** Nasıl da parlatıyor vapurun gri pullarını güneş Bu öyle bir şavk ki Cehennem kızıllığına eş Nereye gidiyorsunuz imandan edip de beraat Fakat bir bakın aynalara Her yanınız cerahat Başınızda bir kuş var Kanlı pençelerinde zaman Kabrinde muhacir olmuş Sizi günahsız doğuran Dalgalar ittikçe sizi şehrinizin harabına Yaklaşıyorsunuz çağ çağ Sürülmüşler turabına Yırtılıyor çatır çatır denizin mavi entarisi Rüzgar tutuyor kanatlarını martıların İşaret parmağını kıyıya dikiyor birisi "Yaklaştık! Hazırlanın." Bir parmak gölgesinde kalıyor bin yıllık minarem Yıkık burçlarını öpüyor Zehirden acı bir em Vapur inleyerek açıyor kara kıyıya bağrını Ya Rab! Duymuyor mu hiç kimse Arşı delen çağrını?
***
Bu nasıl bir yolculuk Hakikatten hicrana Bu nasıl bir sarılış Boğmak için sarana İşte susuyor deniz, bulut çoktan erimiş Martılar yolcuların gözbebeklerine girmiş Çerçiyi atmışlar kıyıya ramak kala Bir de gülmüşler ardından: Budala, budala! Kendinden olmayanı sokup şişiren yılan Haydi git kovulduğun yere Git de kendine dolan! Kulağımda bir ses "Doğacaktır vadettiği günler Hakk’ın" Siz maskeli gafiller Az daha keyfinize bakın!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YOLCULAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YOLCULAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dünya değirmeninde öğütüle öğütüle öz oldum, gözüm özüm bir oldu, Kimim sordum perişan oldum soldum aşka doğdum, Su hayattır, hayat aşktır, aşkın gözyaşların kadardır, Hayat, insan dalgalar aleminde yüzmektedir, ses, ışık, düşünce, deniz dalgası gibi, deniz olamıyacağına göre, dalgaların keyfini çıkar, Bir ben var benden içeriyi arayınca yanaktaki ben olarak dışarı çıktım, tebrik eder, esenlikler dilerim.
hayatın maskeli balo penceresinden sunumu felsefi derinliği, tüm halet-i ruhiyesi etkili tasvirlerle verilmiş şu kış günlerinde dizelerin nakış nakış işlenmesi ısıttı yüreğimi şair inanç, değer, his ve düşünceleri öyle bir harlamış, baharın gelişini müjdeliyor inceden fikirler her türlü kiri arıtacak kıvam ve nefasette yetenekli bir kalemin az ürün vermesi de kalıcılık konusunda umutlandırıyor insanı bu eserlerin ki; hiç bir dem yeller esmez yerinde zaten beğeni ve yorum sahiplerine bakıyorum da; hiç biri durduk yerde bir sayfayı ziyaret edecek gibi durmuyor hem gördüklerim hem de gözlediklerim öykü kraliçesinin aynı zamanda bir şiir perisi olduğunu kanıtlıyor bana birde hanımefendi; "fazla tevazu göstermeyin gerçek sanırlar" sözü de pek muteberdir sizinle engin denizlere açılmak muhteşem bir duygu
Yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla...
Serhat Akdeniz arkadaşının yazmış olduğu güzel yorumunu alkışlarım.Yüreğimle ona katılırım.O emeğe karşılık fazlasını da yazarsam abes olur.Harika bir şiir,Harika bir yorum.Kutlarım sevgi ve selamlarımla...
Kendinden olmayanı sokup şişiren yılan Haydi git kovulduğun yere Git de kendine dolan! Kulağımda bir ses "Doğacaktır vadettiği günler Hakk’ın" Siz maskeli gafiller Az daha keyfinize bakın!
Derin anlamlı harika bir serbest şiirdi. Arada bir kafiyeler çok yerindeydi.Duyguların akışını çok beğendim. Fazlasıyla haketmiş seçkiyi. Kutluyorum.Başarınız daim olsun. Selam sevgileri.
Değerli şair şiirlerinizle ne yazıkki yeni tanıştım HEPSİ çok güzel daha erken tanımadığıma üzüldüm insanın bakıpta görmediği dünyasında bu denli sorgulayıcı akıl gözüyle bakılmış hiciv ve benzetmelerin dengesini muhteşem dengelemiş şiirlere çok sık rastlamıyorum ,saygı ve sevgimin kabulu dileğimle
Bu sözleri duymak beni mutlu etti. Çok teşekkür ederim. Çok fazla şiir yazmıyorum. Daha çok öyküler üzerine yoğunlaştım. Fakat bu sözler beni umutlandırdı.
ama adını bilmiyorum’’ demek değil midir biraz da.Biri mekân’dan bahsediyor,biri de kişi’den. Ve lanetlenmiş o coğrafyada, kilden adamlar yapmak…Sanırım hıncını çıkarıyor burada şair o adamlardan;çünkü lanetlenmiş o coğrafyada,o adamlarda nasibini alacaktır bir bakıma. Ve zamanı geldiğinde de deformasyona uğratacak onları.
Sadece su…
Bununla birlikte;
Başlık’ tan iki anlam çıkardım: ben… ve o. ‘Ben bir küçük cezveyim’ düşüncesinden yola çıkarak bunu daha iyi anlayabiliriz aslında.Küs’en bir çocuk’; ama mış’’ eklenerek zaman geçmiş’ olmuş.Geçmiş hale getirilmiş. Küs çocukluğum değil de,küsmüş’’…
Bir sonraki bölümde, okura izah ettiğini görüyoruz yukarıda anlattıklarını.Kirpiklerine barut kokusu sindi’’ derken,hangi ülkenin,hangi barut kokusu bunlar’ diye soruyor insan kendisine. Ben soruyorum…? Güneş’ten sonra gülümsemek*.Yani mutluluk ve huzurun olduğuna delalettir.Fakat beklemek yok. Sevmek yok. Buna sebep olan kim peki? O adamlar: kilden adamlar.
Benim bir çocuğum var Kirpiklerine barut kokusu sindi fakat …
Yine tekrar edilen bir dize…
Kervankıran (eski kelimeleri yazılarında kullanmayı çok seviyor) : Venüs yıldızının diğer bir adı. Halk arasında zühre’ diye de maruftur.Daha bir parlaktır diğer yıldızlardan…
Bir önceki bölümde kilden adamları’ sevmiyordu,şimdi sevmediği o adamlara şiddet uyguluyor. Erkeğe şiddet mi? Bilemiyorum. Kadının penceresinden bakarsak şayet anlayacağız.Belki eksik,belki tam.Ama son dize de,neden buna başvurduğunu anlamamızı sağlayacak bir ip ucu bırakıyor: çocuğu ağlattılar…
Ağlattıkları için…
…
Her ne kadar kendisi tam anlamıyla şiir yazamadığını söylese de Engindeniz Hanım.Biz buna rağmen yine diyeceğiz ki haksızlık yapıyorsunuz kendinize.Şu var ama: eğer şiir sadece,fikirden ibaret bir şey olmuş olsaydı,tamam derdik,bu iş buraya kadar.Fakat şiir,sadece düşünceden ibaret değil ne yazık ki, bunu hepimiz biliyoruz.İşte Engindeniz’ in hikâyeye kaçan kalemi bize bunları söylettiriyor.Bu söylediklerimi, aslında hiç şiir yazamıyor anlamına getirilmemeli.Sadece çok iyi hikâye yazmasından kaynaklanan bir şeydir bu aslında.Ha, çok iyi hikâye yazanlar,çok iyi şiir yazamaz mı? Tabii ki de hayır.Ama şu bir hakikat ki,bir şeyle isimleri anılır daha çok.Somut örnek vermek isterim: Sait Faik’in çok güzel şiirleri olmasına rağmen,hep hikâyeleriyle tanırız onu.Sonra,Necati Cumalı,keza aynı şekilde düz yazılarıyla hatırlanır...
Ben, Engindeniz’ i hikâyeleriyle tanıdım,dolayısıyla hep aklımda hikâyeleri kalacaktır.Şiirleri benim için hep hikâyeden sonra gelecektir belki de. En azından özeleştiri yapabiliyor,bu bile yeterli bence…
Bu sözleri duymak beni nasıl mutlu etti bilemezsiniz. Çünkü şiir benim için hobi. Ama hikaye hayat, yaşam biçimi. Şiirlerle değil, hikayelerimle anılmak isterim tabiki.
Ve size kesinlikle katılıyorum. Hem şair hem yazar olunur ama biri mutlaka ağır basar. Biri diğerinin etkisinde ve gölgesinde kalır. Ben hangisinin etkisindeyim, hangisinin gölgesinde. Zaman zaman karıştırıyorum. Çünkü öykülerimde de şiir dili hakimdir genel olarak. Şiirlerimde ise öykü dili.
Çok şükür.Allah bu kadar yürekli ve engin sayısını artırsın.Övmeç için değil inanın ama nutkum tutuldu. Sağ ol muhterem şaire yüreğinde ilmin ve irfanın,hakka ulaşan ilhamın eksik olmasın. selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
Ben bir deniz feneriyim Lambası sapanla kırılmış İskelelere küsmüş Yolunu kaybetmiş ve batmış Sormayın kurtlanan duvarlarımı kim kanatmış Böyle bakar dururum şu şadan maskelilere Bin bir masal uçururum Dökülecekleri yere
güzel çalışmanızı gönülden kutlarım. selam ve saygılar.
Teşekkür ederim canım. Şiir ayrı bir dal...Sabır işi biraz. Ama öyküler derin bir umman. Sanırım beni çeken yanı da BU. Söyleyeceklerimi az cümleyle anlatamıyorum:)
haklı bir kuruluş yerinde ama daha güzeli tek bir kelimesi bile küflü gereksiz fazladan değildi çok daha güzeli insanı çağırıp koynuna boş göndermiyor satırlar...
Bizim oralarda kara toprak çok kıymetlidir , kırmızı toprak ise tam tersi .Kara toprağa ne ekersen ek herşey yetişir..Bereketlidir.Asla nankör ,bencil değildir.Eciş büçüş üründe sunmaz insana ,en kalitelisindendir herşey.İşte sen öyle bir topraksın ,en sağlam olan ,sırtını dayanabileceğinden.Çünkü sen kuzeyin kızlarındansın.Ve ben seni toprağım olduğun için ayrı bir seviyorum.Kutluyorum şiirini.Sevgilerle...
Ben bu sözler karşısında ne diyeceğimi bilemedim...Ne güzel sözler...Aynı topraktan oluşumuza da bir başka sevindim. Beni sevdiğini söylemen ayrı bir gurur...Sabah sabah iyi geldi bu sözler. Çok teşekkür ederin. SONSUZ SEVGİLER...
21. yüzyılda Nuh'un gemisinde yolculuk gibiydi şiir, tek farkla: Yolculuk kıyametten kaçış değil, kıyamete varıştı. Çok etkileyici, canlı gibiydi. Ben ilk kez bir Engindeniz şiiri okuyorum ve daha çok şiir yazmasını diliyorum. Gönülden tebrikler sevgili Aynur.
Canım benim. Senin Şu "günışığım" deyişin yok mu? Beni fazlasıyla yüceltiyor.
Teşekkür ediyorum tekrar. Biliyorsun taşınıyorum. Molalarda oturup cevap vermeye çalışıyorum. Adetim değildir değer verenleri bir cümleyle geçiştirmek. Umarım herkese yetişebilirim.
Elinde küçük bir mum ışığı... Ve yüreğinde kocaman bir dünya... Söylemek istediklerine bir rota çizmiş Bir şarkı mırıldanıyor, iç sesinin acıyan hüznünde ki üşümüşlüğüyle...
Gün akşamın belli belirsiz kızıllığında seyrederken o limandan ayrılıyor
uzaklaşmaktan korkmuyor...
gün uzuyor gecenin pas'lı kollarına
ve mavi bir sandal süzülüyor her vaktin kıyısında ki limanına
Tebrikler yetmez.Şiir sanatsal ve değeri yüksem.
Gerçi ben pek anlamam şiir işinden ama bu başka güzel
Sen mi şiirden anlamıyorsun? Mütevazilik iyidir ama fazladı da gereksizdir a canım benim. Sen çok değerlkli bir şairsin. Bunu sen de biliyorsun. Çok meşgulüm biliyorsun gel bir el at cancağızım:))
Sizi yazılarınızdan olduğunca takip ediyorum. Ve oldukça iyi diyebileceğim üç beş yazardan birisiniz . Ve detaylı inceleme aktarımınız da hayli iyi.
ve ilk kez bir şiirinizi okuyorum sanırım ya da ilk kez bunca etkilisi idi bana göre elbette. ve şiir diliniz üstte bahsettiğim o yazı detaycılığından beslendiğini hayli bağırır şekilde. bir yazıya hele şiire şöyle bakarım genelde ; maharet - mana- duygusal aktarım. kimi şairler vardır oldukça iyi yazar , zihinde bıraktığı hiç bir şey yoktur. okursun ve biter! kimisi ise direk duyguya öncelik verir ama şiirsel yada düşünsel peysajlaması yoktur. sıkar insanı. ve bunların tamamını becerebilen de çok az üstad vardır zaten. Necip Faıl gibi, Nazım hikmet gibi vs.
dün okumuştum eklediğinizde ama göz ucuyla ki; pek vaktim olmamıştı. ama işeretlediklerime mutlaka bir ikinci adım atarım. ilk baktığımda özellikle iç ses ve şiirsel uyaklama- armoni idi gözüme çarpan. bence beğeni de irdelenmedikçe yozlaşır neden nasıllarla! şimdi biraz daha sağlama yaoalım izninizle.
ilk bölüm hayli orijinal geldi bana verdiği ''ayrı ruh''hasebiyle. Bir usta işi tragedya gördüm sanki tebeşirle çizilmiş bulutlar konuşuyordu sanki...
Günah şehrine bir vapur kalktı körfezden İçinde gölgeden beyler bayanlar Bir çift martı omuz silkti tepesinde dalgaların Şen kahkahaları delerken Kilden maskelerini yolcuların. Bu zaman hiç bir zamana benzemez ki Yılan gözleriyle sokarken ufukları binlerce sahte mabut ’Dem bu demdir’ dedi yücelerden geçen bir bulut Şerefine dedi bir fraglı bey (frak mı olacak bu) Bir bayan Balta kesiği gibi kıpkızıl dudaklarıyla Güldü. Belli ki biraz sarhoş Rabbim! Bu nasıl bir şey Yedikleri kustuklarından nahoş!
burada anladığımca bir ''şimdiki-yalancı- zaman'' ve ''gerçek rota-öteki taraf'' yolcularına bir bakış düşmüş gibi.Tüm tema da işlenen zaten ona paralel bir öykü var. ve yazarlıktan geçme betimleme sanatı da hayli göz alıcı ve ustaca. Ve yine usta işi imgelem; ''balta kesiği'' gibi...
Küpeştede bir fukara çerçi**** Kabarık etekli bayanlara don lastiği uzatıyor Birazdan yıkılacak bu tablo gerçi Miço, çerçiye tükürür gibi bir göz atıyor. Cilveli iki aşık dalgalara bakıyor kuyruktan Su mudur gördükleri Yoksa koca bir kan gölümü gözlerini yalayan Açılıp daralan gözbebeklerinde kızıl birşey var Bir şey Derin ve uğultulu umman kadar Boğulurken galata’da serden geçmiş bir nalan Ah! Nasıl da köpük köpük dalgalanıyor Deniz dedikleri yalan
Yine o gözlemci nesir izleriyle dolu ama hayli şiirsel bir mizanpaj daha. Etkili ve kopmadan detona olmadan ve altını üstünü çiğnemeden ve oldukça ritmi sağlam okurken yormayan hatta merak uyandıran dizeler...
ve bence en iyi bölüm buydu gelişme bölümü gibi asıl yaftayı vuran;
Nasıl da parlatıyor vapurun gri pullarını güneş**** Bu öyle bir şavk ki Cehennem kızıllığına eş Nereye gidiyorsunuz imandan edip de beraat Fakat bir bakın aynalara Her yanınız cerahat Başınızda bir kuş var Kanlı pençelerinde zaman Kabrinde muhacir olmuş Sizi günahsız doğuran Dalgalar ittikçe sizi şehrinizin harabına Yaklaşıyorsunuz çağ çağ Sürülmüşler turabına Yırtılıyor çatır çatır denizin mavi entarisi Rüzgar tutuyor kanatlarını martıların İşaret parmağını kıyıya dikiyor birisi "Yaklaştık! Hazırlanın." Bir parmak gölgesinde kalıyor bin yıllık minarem Yıkık burçlarını öpüyor Zehirden acı bir em Vapur inleyerek açıyor kara kıyıya bağrını Ya Rab! Duymuyor mu hiç kimse Arşı delen çağrını?
şair bir gemiye bindirmiş siluetleri ve ''ana rıhtıma'' doğru giden bir sürü kalabalık tasnifini yoklayan melekler gibi sorguluyor . gerçekten estetik ve gözalıcı . Ve özellikle kişileştirme sanatları usta değil ehil usta izleri taşıyor. ve satır aralarında gizli hüsn-ü tahlil ve tecahül-ü arif derlemeleri görünüyor sanki. kime benzetsem bilemedim kullanılan dil dışında Ömer Seyfettin sanki bunu yazan! ve şiirde en çok aradığım şeylerden biri ''bölüm*-final'' replikleridir. ki; bir nevî neşter izi orada olmalıdır.
muhteşem bir tanımlamanın ardında kalan o;
Duymuyor mu hiç kimse Arşı delen çağrını? dizeleri işini tam tamına becermiş.
Bu nasıl bir yolculuk**** Hakikatten hicrana Bu nasıl bir sarılış Boğmak için sarana İşte susuyor deniz, bulut çoktan erimiş Martılar yolcuların gözbebeklerine girmiş Çerçiyi atmışlar kıyıya ramak kala Bir de gülmüşler ardından: Budala, budala! Kendinden olmayanı sokup şişiren yılan Haydi git kovulduğun yere Git de kendine dolan! Kulağımda bir ses "Doğacaktır vadettiği günler Hakk’ın" Siz maskeli gafiller Az daha keyfinize bakın!
ve birbine anlam katarak devam eden, şamarın gölgesini bile hissetitren muazzam bir senfoni. son zamanlarda böylesine etkileyci dizeler okumamıştım. değerli şairin ( bence de şiir yazmalısınız siz) satır aralarında gözlerim açık ziyadesiyle dolu bir sofrada gibi okumak bir şiiri. özlemşim belki de bu hasreti... bu kadar olur ancak , arada bana atfedilen bir kelamdır. ki; bu dizeleri okuduktan sonra bir kere daha bana hayli büyük bir sıfat olduğu yüzüme vuran kızıllıktan belli...
ve muaazm şiire yakışır muhteşem bir final final replik.
az daha keyfinize bakın! gemi yanaştı yanaşacak! ne kadar esaslı ve bütünü kapsar bir final...
ilmek ilmek hakikat örülü bu ''edebi eseri'' ve değerli şairini tüm hürmet ve saygımla ayakta alkışlıyorum...
Aynur Hanıma ve Hamuş 71 e duyarlı algılamaları için teşekkür ettim.
şiirin bir okulu filan yok zaten. bizim de anladığımız bildiğimiz ölçülerle sınırlı ne biliyoruz derseniz o da muamma ya .:) iyi ile daha iyiyi görebilmek belki.
üstadın birine demiş bir zat; yahu hiç şiir yazmazsın ama kimseyi de beğenmezsin !
evet haklısın da; şimdi iyi yumurta nasıl olur bilmem için illa yumurtlamam mı gerekli:)))) bu da bir nükte oluversin efendim. tekrar tebrikler hoşlukla ve hürmetle
İnanın ben ne diyeceğimi bilemedim. Öyle detaylı işlemişsiniz ki şiiri...Daha önce şiirlerime böyle bir eleştiri almamıştım. Öykülerde alışığım gerçi de...
Siz şiiri benden iyi anlattınız inanın. Emeğiniz için minnettarım. Ayrıca cümlelerinizden çok şey de öğrendim. İnanın şiir bilgim çok az. Şu şöyle olsun da sanat olsun diye yamıyorum. Yazamıyorum daha doğrusu. İçimden geldiği gibi herşey. O yüzden çalışmalarıma ham deyişim. Sanki tekrar üzerinden geçtiğim zaman büyüsü bozuluyormuş gibi geliyor.
Beğenmenize ve güzel sözlerle fazlasıyla gururlandırmanıza çok sevindim.
derin ve uğultulu umman kadar boğulurken galata’da serden geçmiş bir nalan ah! Nasıl da köpük köpük dalgalanıyor deniz dedikleri yalan
Kutluyorum güçlü kaleminizi.Redif ve kafiyeleri serbest şiirde ustalıkla kullanmışsınız. Beğeniyle ve haz duyarak okudum günün seçkisini. Selam sevgiler.
Merhaba...kaybedilenler ve özlemler dile getirilmiş...Sanırım M.Akif motifleri var içeriğinde...Asımın nesli der gibisiniz...Zira sonraları;Doğacaktır vadettiği günler Hakkın" vurgusunu yapmışsınız...
Umutlarımız ve hayallerimiz solmasın...güzel çalışma...çok tebriklerimle...
Genel olarak şiiri çok iyi buldum. Buluş, yaratıcılık iyi, fakat sunuş biraz aceleye getirilmiş gibi geldi bana. Sanki hemen yazılıp eklenmiş bir şiir intibası uyandırdı bende.
İçinde gölgeden beyler bayanlar (Neden baylar değil, ses uyumunu yakalamak için ben olsam baylar derdim.)
şen kahkaları delerken (Kahkaha olacak sanarım, ya da ben bu kelimeyi bilmiyorum. )
Her halükarda okunmaya değer bir şiirdi, teşekkür ederim.
Ayrıca ben çok şiir yazmam. İddialı olmadığımı her daim söylerim. Öğrenme süreci diyelim. Belki nasipte öğrenebilme vardır. Hiç dergilere şiir öykü vb. göndermedim. Beş yıldır sanalda ve bu kanalda yazıyorum. Öğrenene kadar çevreye verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz.
İşte buna kızııyoum aslında.. Ham bir çalıışma... Ne demek bu? Biz okuyucuyuz, s ayfayı açtığımda şiiirle buluşmak istiyorum, ama bir bakıyorum ki şairin şiir denemesi. Böyle olmaz, olmamalı... Önüme gelen şiiri hakıyla okumalıyım. Ya da şöyle diyeyim, bu sitenin kıymetini bilelim, yok böylesi, bunun lamı cimi de yok. Astığımızda şiirleri... dergiye gönderir gibi kabul edelim. Devir değişiyor, bunu kabulediyoruz hepimiz değil mi? Öyleyse hakkını verelim derim. Sanal deyip geçmeyelim.
Aynen dediğiniz gibi. Yazılıp eklenmiş ham bir çalışma bu şiir. Elbetteki üzerinde çalışılmalı, dinlendirilmeli. Ben de farkındayım şiirin eklemsiz kemikler gibi durduğundan. Fakat şiir pek sabırlı ve yetenekli olduğum bir dal değil sanırım...
Kahkaha kısmını Oflu hocamın uyarısıyla düzelttim.
Çok teşekkür ederim dikkatli okumanız ve değerli eleştiriniz için. Saygılar selamlar.
şimdiye kadar okuduğum en güzel şiirlerden biridir iltifat etmeden söylemek isterim. bu şiir tane tane okunmalı bence her dizesi derin manalar içeriyor ve bu uzun ve derin vapur yolculuğu bu dizelerin manasında gizli gideceğimiz yere sesizce bırakıyor...ve daha çoğu....
Evet kendimce mana yüklemeye çalıştım dizelere. Ne kadar başarılı oldum, bilemiyorum. Ama okuyanlarda gizlemeye çalıştığım manaların ışığını görmek gerçekten mutluluk verici. Sanırım yazan kişiler için en büyük mutluluk anlaşılmak...
yılan gözleriyle sokarken ufukları binlerce sahte mabut ’dem bu demdir’ dedi yücelerden geçen bir bulut şerefine dedi bir fraglı bey bir bayan balta kesiği gibi kıpkızıl dudaklarıyla güldü. Belli ki biraz sarhoş Rabbim! bu nasıl bir şey yedikleri kustuklarından nahoş!
** ben bir kayayım Hangi yandan baksan soğuk ve üryan işte böyle metanetsiz İşte böyle giryan
***
Kulağımda bir ses "Doğacaktır vadettiği günler Hakkın" siz maskeli gafiller az daha keyfinize bakın!
.....
hangi bölümü alacağımı şaştım ...
bu ne manidar güzellik heyhat !
çok çok güzel bir şiir dökülmüş nesir kokulu kaleminden ...
Yapma Şengülüm, tamam şiir zevkine ve bilgine güveniyorum ama, sanırım beni sevdiğin için biraz da bu güzel görmeler. Bilirim şiirde toleransın yoktur. Ama hani bilinçaltına gizlenmiş bir Aynuır sevgisi olabiler mi? :))
Çekinmenize ne gerek var değerli yazar. Hepimiz fikrimizce birşeyler zikretmenin derdindeyiz. Ama kimisi tam donanımlı kimisi bendeniz gibi çekingen ve acemi...
Hepimiz bu gemideyiz, yolcuların arasında, zaman zaman bakmalıyız çerçinin tablasındaki cep aynasına. Çok güzeldi, ve çok anlamlıydı şâir/yazarım:) Kutlarım. Selam ve sevgimle.
aslında arapça farsça kelimelerin çok olduğu şiirleri içine girememiş isem yarıda keser okumam ama imgelerin farklılığı derin anlamlar ayrıntılar okutturdu şiiri destanımsı farklı bir dil ve kurgu ile çağımızı özetlemiş emek ürünü bir eser
senin gibi olmalıydı her bir dünya,
sen olmalıydı düşüncelerdeki insan,
sen olmalıydı yüregin sahipleri,hep sen..
Kutlarım kocaman yüregini...selam ve dualarım ile kal..