32
Yorum
34
Beğeni
4,9
Puan
4980
Okunma
Kül bulutlarının ardında
Sürekli tüten bir medeniyet var Sahra.
Evlerinin önüne kurdukları tezgahta
Gözyaşıyla ıslanmış kilden çömlekler yapıyor adamcıkları.
Ekseri pütürlü olurdu eskiden çömlekleri.
-Elleri derin ve kuru uçurumlarla yarılmış,
Pürüzlü ve karadır onların.-
Ama sonra ölülerini biriktirdiler avlularında.
-Yanmış ölüleri.-
Sen, insan yanınca neye benzer bilir misin Sahra?
Gözleri büyür.
Hep yukarı bakar yanmış suratları.
Bir medet bakışıdır bu.
Acıyla öldüklerini gösterir.
Fazlasını bilme.
Ölülerinin kemik küllerini kattılar çömleklerine.
Sofralarında parlak
Ve pürüzsüz acıları oldu böylece.
Acı yiyip acı konuştular.
Sonra , yanaklarını iki avuçlarının arasına alıp
Geceleri ışıl ışıl parlayan
Gök kubbelerine baktılar.
Küçük pencerelerinden.
Kara mevsimlerin yıldızı olmaz Sahra.
Gördükleri yıldız değildir.
Onların demirden sinekleri var
Ve geceleri uçarlar.
Bunlar öyle sinekler ki,
Doğarlar, havalanırlar ve kondukları yerde ölürler.
Tanrı onlara uzun ömürler bahşetmemiştir.
Elbette sebebi var Sahra.
Bir doğru parçası üzerinde dimdik uçarlar,
Uçarken yanarlar ve kondukları yeri yakarlar.
Kendi ateşlerinde ölürler. Ve çoğu zaman öldürürler.
Başlangıcı ve sonu
Olmasaydı bu sineklerin
Yani bir doğru üzerinde hiç ölmeden uçsaydılar
Dünya dümdüz dizilmiş cesetlerle dolardı.
Çok insan ağlardı
Çok insan kemik külünden çömlekler yapardı Sahra.
Çok şükür Tanrı
Doğru parçasını yarattı
Onların bebekleri bile mutsuz ve çatık kaşlıdır
Hiçbir oyuncağı annelerinin kuru memeleri kadar sevmezler
Hiç gülümseten ninniler söylemez onların anneleri.
Ortasından demir bir sinek geçmemiş
Tek masal bilmezler…
Onların çocukları yemyeşil kırlarda koşmazlar
Düşlerinde.
Kaçarlar, kovalarlar, ağlarlar…
Ve sabahlara biraz daha büyümüş uyanırlar.
Onların güzel mevsimleri de vardır Sahra.
Gelinlik kızları lila rengi yazmalar takıp
Armut ağaçlarının etrafında kuş gibi uçarlar.
Adamları ;
Alevli bir ateş üzerinden atlarken
Kış boyu üşümüş düşlerini ısıtırlar.
Onların güzel mevsimleri
Senin uyanmak istemediğin düşlerden bile kısadır
Sahra. Fakat, sen onları
Bu kısa avuntunun sonunda münzevi olurlar sanma.
Artık bir adları ve kasabaları var onların.
Her ne kadar kül ve duman örtse de üzerlerini
Kara mevsimlerinde bile
Kar altına girip
Uyumuyorlar.
Sana kül bulutlarının ardındaki medeniyeti anlattım
Üzül ve birazını unut Sahra.
Yalnız yanmış cesetleri
Ve kemik külünden yapılan çömleklerdeki
Acı aşı yedikten sonra
Gök kubbesindeki demir sinekleri izleyen insanları
Ve yalnızca acılı ninniler dinleyen mutsuz bebekleri
Bir de güzel mevsimlerde
Saçlarına armut çiçekleri dökülen kızlarla
Ateşin üzerinde düşlerini kurutan oğlanları
Unutma…
...ENGİNDENİZ...
5.0
94% (34)
4.0
6% (2)