19
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
2150
Okunma

veda mı?
Evet...
...
temmuz’dun sen
güz sarısı avuçlarım(d)a dağılan nar
hoyrat sonbaharın acıtarak taradığı saçlarıma, ılık nefesli rüzgâr
kararsız bir ihtilâl
ve ihanettin gururuna
ey çocuk
ey inadına yaşamak bağışlayanım
düşlerim rengarenk de değil
ve kırık artık
kirli sakalına uzanacağım merdivenlerim
güneşi öptüğüm tenin
uzak bir yıldız
nereye yazılsa adım, ünlemsiz
ve yapayalnız
hangi yana dönsem, aramızda "sevgi d u v a r ı (n)"
hiç aşamayacağım...
....
ve
bir şarkı çalar radyoda
yağmurlu sonbahar akşamı
ürperdiğini hissederim uzaklarda bir yerde
sımsıkı sarılırım şalıma ısıtmak ister gibi üşüyen ellerini
vurunca şahdamarından saatler yalnızlığı
ah içimin en masum yanı, ah benim günah/sızım
gözünün yaşına kıyamadığım
kendime değil
/saklındaki kederine yanarım/
varsın ayaz gecelerde yokluğun sürmelensin gözlerime
buz tutmuş sabahlara aralayayım kirpiklerimi
bil ki dudağının kıyısında çözülüp
yüzünün çizgilerinde koşar mutlu çocukluğum
ve yeni bir ben büyütürüm teninde
(benim için üzülme)
/o zindan karası gözlerinde gönüllü tutukluyum/
ve
bir akşam
eski bir şarkı çalar radyoda
saçlarımızda kırağı
sonra
muzip bir ifade kıvrılır yanağına
(ya meşk düşer dilinden ya da küfür)
yâd edersin "pasaklı kontes" dediğin o vicdansızı...
de_soulmate
ikibinon*ikibinonbir