Biri durdursun yalnızlığımı...
Çizilmemiş resimlerim , kalemden dökülmemiş cümlelerim var.
İçi kurşundan dolma bir kalemle palette harfleri esir alıp ; Tuvalde toplu katliam yapmak geçiyor içimden. ’’Biri durdursun yalnızlığımı... ’’ Hey sana sesleniyorum Evet evet sana ! dur da dursun yalnızlığım.. Gökkuşağı tayflarını tavaf edip seni dilemekten yoruldum. Nerede biter hem nerede başladığı da meçhuldü yaşadıklarımızın Ne güneş dağların ardına saklanırken yeşil ışığı gördük Nede gökyüzünden yeryüzüne kavuşma hasretiyle süzülen yağmur damlacıklarının son durağı oldu avuçlarımız. Biz mi demeliyim ikimize bilmiyorum. Sen ayrı bir şehirde karamsar kalırken ben senin şehrine yol alan bütün araçlara karalar sarıp sarmalıyorum. Kağıttan gemiler yapıp uçsuz bucaksız düşlere bırakıyorum. Açık mavi tonundaki suskunluğum Rengarenk çığlıklarla çarpışıyor Ağırlaştırılmış müebbet cezasının ilk gününde, özgürlüğünü özleyen mahkum misali çaresiz yakarışlarımı duy/sana Çevremdeki varlıklar gülüşüyor halime İçimden ana avrat küfrediyorum Bazen aldırış etmiyorum. Arada seni anmıyor da değilim hani Bir kere gül be üşüyorum Yüreğimin serzenişlerini hissetsene Bahane etme uzaklıkları Sevildiğini bilsene Sevsene Kışın , ilk baharı henüz... Yokluğunda , yok oluşlardan peydahlanan koyu bir sessizlik var havada Dilimde sonunu getiremediğim bir türkü Ne hasretten dem vurur nede vuslattan Siyanür soluyup tüm delilleri sen’sizliğe yıkmaktayım Dibi bulanık sulardan dipsiz uçurumlara çıkmakta yolum Engebeli sevdalar da doluya tutulup başka bir kentte ki sevgiliye yağmakta gözlerim b’AŞKente selam olsun. Damağımda buruk bir tat Sesinin kızıllığı hala kulaklarımda Dudaklarından dudaklarıma bir damla şarap sun Ölüyorum. Doruğuna ulaştım yalnızlığın Neyse… Saçmaladım özür dilerim Henüz mürekkeple tanışmamış harfler ömrüne ömür olsun sevgilim… |