Yüreğin Öyküsü
1
Aşktan sevgiden ve çocuktan bahsediyordu kadın Ve kendi geleceği için güzel düşlerden. Gözlerine en yakın öyküden ve şiirden Yalnızca bir tutku yarattı. Kudretli ölümün çığlığı Karanlığın eteğine, yeni bir cansız sunarken Yüreğinin baş döndürücü gecesine yürüdü. Biraz sonra; Can acıtan bir şarkı, Titrek hıçkırıklara boyun eğerek, Narin ellerini çekti kadından. Yürek: Damarlarına tarifsiz bir öyküyü Dokunaklı kanı yudumlayarak anlattı. -Kadın Soluksuz çığlıkla, Karanlığın ceketini ilikleyerek, Zamanı belirsiz kara bir sel gibi Koptu sevgilinin bedeninden. Çayır otunu çiğneyerek, Uzakta gördüğü çardağın başına, İfadesizce yürüdü. Aşkın ruhundan uzaktı artık.. Düş denilen gölge penceresini açıp, Islak beyaz bir ölümü bıraktı elinden, Yeryüzü kucaklarken doğanın bereketini, Huysuz bir kuş çevirdi onu yolundan, Uyuşuk ırmağın donuk rotasına sürükledi Ve kucakladı tüm derin boşluğunu. 2 Kadın; Bölünmüş umudun aynasında, Beşiğini ve kendi çürüyüşünü ararken, Boyalı ay’ın altında uyanan, Kutsal kundağına sarılmış, Yâda çarpan yüreğinin notalarına eşlik ederek, Ödünç aldığı ağlamanın, sahibini arayan Atası Anadolu da olan çocuğu, Düş zannederek kucakladı. Dolambaçlı yollardan sonra: Gök kubbenin dehşetli sesine aldırmadan, Fısıldadı anasına ‘’ Yiğidine götür beni’’ Sustu ve huzursuz bir seslenişle, Sarmaşıkların kök saldığı yola yürüdü, Zemherinin kasırgasından korkan kimdi? Sadece kendi için yaşamayı arzulayan kadın mı? Yoksa kucağında taşıdığı emanet mi? Korkan yalnızca gri mağaralara saklanan yarasalardı, - Ki kadın onlara sadık bir bekçi. 3 Güneş süzülüyor mavi göğe ait dalgasıyla, İpe çekilmiş bir idamlık gibi Portresini sunarken ırmakların tenine, Ona göz kırpan küçük bir oğlan çocuğu, Öğle vaktinin kanatlarında gülümseyerek, Issız melankolik bir tepede, Anlamlı kederini, beyaz buluta asmakta olan adama, Hülyalara dalan yetişkin yüreği gibi, Tüm dikkatini yoğunlaştırarak, İki parlak gözüyle keşfetti babasını. Kadın utancına boyun eğdi, İsmini bilmediği dönemeçlere kaçtı, Yosun tutmuş kayalıklara saklandı, Ve ait olduğu mağaraya vardı, Bedeninde taşıdığı ak sütü kurnazca sağdı, Ve aç çocuğun dudaklarını davet etti, İstifini bozmadan ve aldırmadan açlığa, Kulak tıkadı anasının bu davetine, Ancak yaşamak için, koşmalıydı çiğnenmiş ovalardan, Ve bozmadan sükunetini, Sadece yaşamak için, Yarasa kahkahalarına boyun eğerek, içti sütünü. Şimdi öykünün bittiği yerde, O kavgacı karanlıkta sustu yürek, Kadın ve çocuk mutlu yarını bulana dek.. |
Soluksuz çığlıkla,
Karanlığın ceketini ilikleyerek,
Zamanı belirsiz kara bir sel gibi
Koptu sevgilinin bedeninden.
Çayır otunu çiğneyerek,
Uzakta gördüğü çardağın başına,
İfadesizce yürüdü.
yüreğine sağlık çok güzel bir şiir okudum tebrike ederim