5
Yorum
1
Beğeni
4,9
Puan
3346
Okunma
az önce koştuğunu gördüm.
nereye gideceğini bilemeden,
giriverdi sokağın birisine.
ısınmak için en kaliteli kombi yerine;
hırdavatçıdan geçen de çaldığı tineri
sakladığı koynunda sımsıcak atan kalbi
ve o simsiyah gözleri
ne de güzeldi!
şanslıydı bu velet ayrıca.
zengin mahallelerin birinden geçerken,
çöpün önünde bulmuştu üstündeki
su geçirmez markalı paltoyu.
kimi zaman arkadaşları gelirde
sarılırlardı hep birlikte ateş önünde.
hiç kızmıyordu.
hiçliğin adetliğindendir,
ayakkabısının deliklerine dahi alışmıştı,
kerata delikleri dahi sayıyordu, akıllıydı.
bir gün yine bizim sokaktan geçerken,
yanındaki küçük bir çingene kıza
’ağlama, ağlama’ diyordu.
anlamamıştım ilkin,
sonradan farkına varınca
anladığıma bin pişman olmuştum.
sokağın başında top oynağan çocuğum
küfür etmişti çingene kıza.
çöpün içinde kınalı elleriyle plastik ararken
kızın sırtına şu çekmişti benim velet.
çingene diye yaşamaya hakkı yok muydu yani?
be oğul,
bu ne gaflet?
niyeydi bu kalbinizdeki kin,
var mıydı amacınıza uygun bir sebep?
o, kınalı elleriyle karıştırırken kardeşinin bokunu
senin gibi en kaliteli gofretten yiyebiliyor muydu?
sana böyle mi söylemiştim,
böyle mi anlatmıştım sana hayatın oyununu?
çingene kız ağlarken gözlerimin önünde,
tinerci çocuğun sinirlendiğini görmüştüm bir anda.
kızı oturtup kaldırım taşına,
elini sokmuştu kirli pasaklı pantoluna.
o an aklımdan geçen başıma gelmesin diye,
dua etmiştim sessiz sessiz Rabbime.
yok yok, bıçak filan değildi çıkardığı cebinden,
görünce şaşırmıştım elinde tuttuğu şeyden.
mızıkayı çıkartıp, üflemişti uçlarına usulca
gözlerim dolmuştu çocuğu o halde görünce orada.
japon kale maçlarını çingene ile kirleten
bizim çocuk arkadaşları ile yerken yağlı cipsleri,
üzerine de afiyetle içerlerken amerikan asidini,
biri çingene, diğeri tinerci iki çocuğu izlemiştim.
ah ne de güzel ses çıkarıyordu şerefsiz!
her üfleyişinde bahtımın babında yanıyordum
iki çocuğa bakarken mutfağın penceresinden
bir zahidin nur dolu yaşlarıyla boyanıyordum.
az önce geçip gittiği sokağıma bakınıp,
ağlamaya başladım yeniden.
çocuğum aldığım cep telefonundan sıkılmış da,
bana yenisini al baba diye çekiştiriyor arkamdan.
şimdi ben ise,
aynı hayalin peşinde koşan umutsuzlar gibiyim.
mızıka sesini duymuş gibi hüzünlendim
ağlıyorum.
ve artık iyi biliyorum,
güzel günler hiç gelmeyecek oğlum!
5.0
86% (6)
4.0
14% (1)