HÜRRİYET GÜLÜMSEMEKTİR
tahliye emri gelir,
demir kapı kapanır ardından. bir gürültü kurşun gibi geri döner bomboş koridorlardan gider saplanır geride kalanların gözlerindeki hasrete, yüreklerindeki sevdaya ve beyinlerindeki yasaklara. gider saplanır bir kurşun olup. ………….. sen, iki adım atar durursun, kapının tam önündesin. elinde bir küçük bavul, içinde kirli çamaşırların gökyüzüne doğru açılır kolların derin bir soluk alırsın. işte, hiç yakınında olmayacak kadar yanı başındadır şimdi saçlarını okşayabileceğin çocuklar tanımıyor olsan da hiç birini. kuşlar bir başka çırpar kanatlarını, başının tam üzerinde ağızlarında birer zeytin dalı, bilmesen bile isimlerini. yüreğindeki zincirler yuvarlanır mazgallara, pas tutmuş bir sürüngen gibi. sen, bir adım daha ilerlersin hürriyete doğru yüzünde gizli bir tebessüm gülümsersin. işte böyle bir şeydir hürriyet dediğin. gökyüzünün renginin daha mavi kuşların kanatlarının daha da yakın oluşu. ve bir çocuğun saçlarını okşamak gibi. işte böyle bir şeydir hürriyet, gülümsemek gibi. Cevat Çeştepe (eski tarihli bir şiir) |
Hüriyet nedir? diye çok defa sormuşumdur kendime. Kuş gibi uçmak mı ( ama o da özgür değil, günün birnde onun da kanatlarını kırıp tutsak olunabilir) Rüzgar gibi esmek mi? ( o da değil, rüzgar belli süreler içinde eser ve sonrsında duru bazen çok büyük yıkıntılar bırakarak çekip gider başka yerlere, bazen en hayat bulduğumuz güneşimizi engeller, bazen de onu bile hapsedecek teknolojik gelişmeler bulunabilir) Mavi sonsuzluk, ya da mavi derinlik mi? Belki diyorum ama onlardan da kesiyorum umudumu. Derinlikler nefessiz kalmamıza, yükseklikler başımızın dönüp düşmemize nedendir. O zaman nedir ÖZGÜRLÜK?
Bu sorunun gerçek anlamda cevabını verebilecek olan var mıdır? Benim yok inanın. Çok güzeldi dizeleriniz. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize