(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Farklı bir yazım tarzı, farklı bir anlatım bir o kadar da güçlü ve duygulu kelimeler, çok beğenerek okudum şiirinizi,emeğinize sağlık ,saygılarımla Ve çoğal aşk / diye inliyor kalbim Fakir bir Zühre’nin saçlarına rüzgâr doku Işığının köklerinden tutunayım Dünün gölgesinden çel beni…
Uyandım,uyandırdınız,sevgili kardeşim,yazmak değil okumak gerekiyor Abdülkadir BOSTAN'ı,hayırlı cuma'lar ve hayırlı ramazanlar dilerim,tebriklerimle,yüreğinize,emeğinize ve kaleminize sağlık,sevgilerimle...
Ey aşk! Dağılıp çoğalan eksenimin metruk mabedi Seslensem sana yirmidokuz dişi kırık alfabemden / uyanır mısın?
Şiirle seslenirseniz kesinlikle :) Kaçıncı kez okuduğumu saymadım, ama kesinlikle bir solukta okunup bitmedi bu şiir. Günlerce okunanlardan kıymetli şair. Evren öğretmenimin kulakları çınlasın, "bazı icatlar benim için bulunmuş, bazı yazarlar benim için yazmış" diyordu. Ben de bu şiir "benim okumam için yazılmış" diyorum! :p Çok tebrikler.
ey aşk ! bırak üzerine aldığın kara bulutları senin toprağında sevgi yatar huzur barınır gözlerinde senin bedeninde güneş doğar sarı yapraklar düşer önümüze
Yalın ayak yürünen yollarda cam kırıklarının, ruhun seyrek ve acınılası köşelerinde harelenmesi gibiydi. Uzağın uzak olmadığı bir coğrafyada, yakın acılar çektik kuzeyden gelen hoyratlığımızla. Aşk! Boğumlarımzıın çözüldüğü o ilk an.. Yorgun izler bırakan. Tenimizde yenilgisi parlayan, çürümüş kahır yalnızlığı ve har nöbetleri. Tırnaklarını kanatarak sökülen gecelerin biriktiği an, sırtını sıvazlayan öfkeler. Vurgun yemişim sende, aklımı aklına devşiremediğim an. O ilk heves denilen zaman...
Ah gibi, vefa enkazı suretler, içimize ay düşüren. Güzün aşığı bir adam. Sayıkladığı yaralar vardı can kıvrımlarında merhemine ilişen. Kendi katlini kendi ilan eden. Ferman acılar vardı. Kapı eşiğinden görünüp, içeriye girmeyen. Yoksulluklar vardı akşamüstü kesiğinde, aksine payidar kalan sanrılar. Yağdı sevilen, suya yansıdı çentik lekesi. Uzayan hayallerin ayrıntılı kanaması. Limitsiz yalpalamalar. Rüzgar ağladı kırılırken. Kumlar eserken sızladı, tıknaz nefes. Daraldığı yerden çağladı beden.
Yıkıntılar arasında çerçevelenen resimlerin uluorta küsen kimsesizliğinde, bir yüklem ezgisi dev bir suskunluk mırıldandı kadın. Adı kırbaçlarda devrilen, gül yanığı. En sonra çoğaldı aşk, kendini öldürdüğü vakit. İnledi kalp Zühre'nin saçlarında köklerini saldı toprağa, dünün gölgesinde, yarına bereketli, ay zemheri, d/oku beni! Yongalarımdan yont beni. El yordamı kekemeliğinde, boşluklarına sar beni. Ruhundan kır beni, düş yakamdan kendine ey aşk! Yağmala beni! Sınama kıyametimi.
Ah! Yokluğun.. Gölgelerce kaçtığım ışık düşümü. İncinmişim, yollarım sen kokuyor. Adımlarca mezarlarımı kazdığım aşk. Dağılıp çoğal aksim gibi siluetimde. Sesleniyorum sana yirmidokuz harf, üçyüzaltmışbeş hece.
Ey aşk! Dağılıp çoğalan eksenimin metruk mabedi Seslensem sana yirmidokuz dişi kırık alfabemden / uyanır mısın?
************************** Her zaman mükemeli yazan, mükemmele imza atan kaleminizi yine kutluyor ve yine çok takdirlerimi bırakıyorum sayın Bostan... Yüreğiniz ve emeğiniz hep varolsun dileklerimle!...
"İncinmişim / kabuğum düşmüş Düşür beni içindeki mezara…"
Ah sevgili şairim, hissettiğim ama dile getiremediğim duygularımı okuyorum ya bu sayfada, çok buruluyor içim...Bir yandan garip bir mutluluk veriyor aslında, yalnız olmadığımı bilmek...
Topuksuz yürüdük Yolsuz anlamların kuzey derinliklerine…
bu şiir gibi; sessiz ve düşmanını bile incitmeyen bir ahlakın bir aşkın sahipliğiyle, kuzeyden başlayan her şey gibi, aşk ve acının anlam bulduğu coğrafyalardan… ve avuçlarımıza düşer her şey bir duadan başlayarak, gözyaşı ve nefes gibi, aşk gibi ses gibi, ay düşer en karanlık devrinde çöle, en umutsuz anında insanın içine, ay ki en sevgilidir O’nun dilinde, en güzeldir karanlığa doğan ışık gibi hep çocuk kalanın ellerinde, aşktır mecnunun yollarında, bazen bir şairin kaleminde dile gelir, ansızın önüne gelir, bu şiir gibi, sezarın hakkını sezara vermek gibi aristokrat tanımıyla, ve kalem bazen kafa tutar gölgelerden yalnızlığa, özlemlerden ayrılığa dek, ışık yorar gölgelerin asıl rengini bilen kalemi, incinir ötekilerin suçuyla bazen sayfada yansıyan inciler, bazen birisi çıkar resmeder söylenmesi gerekipte söylenmemiş, yapılması gerekipte yapılmamış pişmanlıkları, aşkları, aslolanı, evet birisi devşirmeli bizi aşka doğru, aslolana, insanlığa doğru, birisi düşürmeli bizi pişmanlıkla, Sevgili pişirmeli bizi hamlığımızdan öze doğru, alfabeleri yakan bir söze doğru, ve siluetsiz aşklar, siz siluetinize bürüneceksiniz birileri böyle yazmaya devam ettiği sürece...
böyle anlatılmalı anlatılacak olan, böyle yansımalı hasretle bir şeyler bekleyen boş kağıtlara,
Üstat keşke daha sık yasan ve paylaşsan. Özlüyorum:) Başına buyruk bazı duygular ama bazen alıp başını gitmeyi ayırt ettirecek kadar diğerinden. Bugüne kadar hiç bir şiirinizde saplanmış kelimeler ve tekrarlı hüzünler ve aynı pencereden seyreden gözler görmedim. Bu olağanüstü. İşte bunu çok az kişi yapabiliyor bence. Daha güzeli, felsefe ve zekadan yoksun çıkmadınız karşımıza hiç. Evet, duygular dolgundu ama bir başına değil. Elinden tutan zekanızı hayranlıkla seyretmek bize düştü.
Aşka sesleniş özgün şiirinizde çok hoş ,size özgü imge güzelliği ile sunulmuş yine...beğeni ile okudum,tebrikler...Kaleminiz var olsun aşk ile kalınız.Saygımdasınız efendim.. Ah! Suçumun yargıcı Yokluğum Gölge günü / ışık yorgunu İncinmişim / kabuğum düşmüş Düşür beni içindeki mezara�
Ey aşk! Dağılıp çoğalan eksenimin metruk mabedi Seslensem sana yirmidokuz dişi kırık alfabemden / uyanır mısın?... kutluyorum.....
uzadıkça uzamalar başlıyor sen diyen yol uzlaştığı yer kalem sergi sual almıyor artık kelamına susuşlarım başlıyor donuk suskun saygılarımla var olsun yüreğin
Ve çoğal aşk / diye inliyor kalbim
Fakir bir Zühre’nin saçlarına rüzgâr doku
Işığının köklerinden tutunayım
Dünün gölgesinden çel beni…