(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhaba şiir yürekli şairim öncelikle şunu belirteyim ki sayfanıza şiirlerinize bayıldım hayranlıkla okudum hepsine yorum yazmak isterdim ama bir baktım aciz kalıyorum sadece ve sadece bu degerli yüregi kutlamakla yetineyim dedim. Yüreginiz kaleminiz her daim var olsun hiç susmasın.Saygı ve selamlarımla.
geç kaldım bu muhteşem eseri okumakta bağışlayın...
hayranlıkla okudum inanın. inanılmaz başarılı bir kalemsiniz vallahi maaşallah kelimeler boş kalacak ne desem gönülden tebrik ediyorum sizi saygılarımla
Çok etkilendiğim bir şiirdi.. Bir kaç kez dinledim şair.. Yüreğinize kaleminize bin sağlık.. Seslendiren "yalnızlık abidesi" müthiş seslendirmiş, hayran kaldım, dondum! ağladım ve yine dinliyorum.. Şiir değil ziyafetti sanki.. Tarih kokuyordu her satırı, ve muhteşem bir film izler gibiyim..
Candan tebriklerimle sayın şair.... Selam ve saygımla...
Ne zaman bu sayfaya gelsem, böyle nefis eserleri okumak ve denlemek nasip oluyor ve tekrar tekrar eelmek, dinlemek, derinlere dalmak, tefekkürle, muhasebeyle az da olsa kendime geliyorum... Kıymetli Şairim, tekrar selamlar...
Rabbim O gün gelmeden Bu gün gelsek / ıslansak Çekip çıkarır mısın karanlığın kalbini�
yaratıcı ...eşsiz bir hayal gücü....sanırım çok az insanda bu olabilir...şanslıyız sizi okumakla.... hayranlıkla okudum yine..... kutlarım...seçkiyi...çoktan hak etmiş..."şiir"zaten...saygımla selamlar...
ayrıca yorum enfes yine....teşekkürler...
flycan57 tarafından 8/24/2011 11:57:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
satırlar büyüdükçe büyüdü zihnimde ,yüreğimde..hele son mısralar: Rabbim O gün gelmeden Bugün gelsek ıslansak
çekip çıkarır mısın karanlığın kalbini ? çok içsel çok mahrem ,başka işte..Velhasıl herkes deryadan kendi kabı nispetinde faydalanırmış.yüklendim gidiyorum kendimce sancıları... yine güzel yine özel değerli şair..(seslendirme yine çok hoştu çağrı müziğiyle ayrı bir derinliğe taşınmıştı yalnızlık abidesine de tebriklerimi bırakıyorum)
filiz KÜÇÜK tarafından 8/19/2011 1:03:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sadece meraktan soruyorum ; biraz önce de başka bir arkadaşa sordum, beni bağışlayın. İlkesel olarak mı yorumlara cevap vermiyorsunuz? Ya da o kadar çok yorum geliyor ki, hangisine cevap vereceğimi şaşırıyorum mu diye ? : ) Lütfen kabalığımı mazur görün ama hakikaten merak ediyorum. : )
Açıkçası hiç bir şiirimin yorum kısmına böyle bir şahsi, ve gereksiz bir soru almamıştım...
Merak etmenize şahsı görüşüm olarak anlam veremezsem de, bu sorunun yeri burası değil özel mesaj denilen bölümü tercih etmeniz daha etik bir davranış olacağını düşünüyor şahsım...
bu konu hakkında, bana yoruma gelen bir arkadaşım soru yöneltmiş olsaydı, hakkıdır der, anlam verirdim, fakat siz neden böyle bir görevi üstlenme gereği duydunuz bilmiyorum, çünkü şahsınız ile zerre kadar hukukum yok, bildiğim kadarıyla (olumlu ya da olumsuz) yoksa benim bilmediğim sizin var mı?
Burada şiirimi her türlü eleştirme hakkına sahipsiniz, beğenmeyebilirsiniz tartışırız, bir noktada ve saygı çerçevesinde anlaşırız mutlaka, çünkü ortak dilimiz şiir...
bu konuyu burada polemiğe döküp sizi ve ortak dostlarımızı üzmek istemiyorum...saygımla Oktay bey...
Çok özür dileyerek iki tarafında hoşgörüsüne sığışarak :) Benim şiirlerimin okuyucu sayısı kadar, şairin yorum yapanı var ee tabi durum böyle olunca büyük ihtimal cevap vermek zor , yorucu olmaya başlar.
Bence sekreter falan tutsun? Nası fikir:D Sevgi/Saygı ile
85 - Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2:113 - Yahudiler dediler ki, "Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller", Hristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzerinde değiller" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
2:174 - Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır.
2:212 - Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.
3:55 - O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim".
3:77 - Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır.
3:161 - Hiçbir peygambere ganimet malını gizlemesi (devlet-millet malını aşırması) yaraşmaz. Kim böyle bir aşırma ve ihanette bulunursa kıyamet günü aşırdığını boynuna yüklenerek getirir. Sonra da herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir, onlar haksızlığa da uğramazlar.
3:180 - Allah'ın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır o, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
3:185 - Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir.
3:194 - "Rabbimiz! bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin".
4:87 - Kendinden başka ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde mutlaka biraraya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?
4:109 - Haydi siz dünya hayatında onları savunuverdiniz (diyelim). Peki kıyamet gününde Allah'ın huzurunda onları kim savunacaktır? Yahut onlara kim vekil olacaktır?
4:141 - Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eğer Allah tarafından size bir zafer nasip olursa: "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin zaferden bir payı olursa: (Bu defa da onlara): "Size üstünlük sağlayarak sizi müminlerden korumadık mı?" derler. Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.
4:159 - Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.
5:14 - "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette haber verecektir.
5:36 - Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
5:64 - Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
6:12 - De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.
7:32 - De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı zinetleri ve tertemiz rızıkları kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, bu dünya hayatında inananlar içindir, kıyamet gününde de yalnız onlara mahsustur". İşte böylece biz âyetleri bilen bir topluluğa uzun uzun açıklıyoruz.
7:167 - O Vakit Rabbin işte şu ahdi ilan edip bildirdi ki: Kıyamet gününe kadar onlara en kötü muameleyi yapacak olan kimseleri başlarına gönderecektir. Muhakkak ki, Rabbin hızla cezalandırandır ve yine muhakkak ki O, çok affedici, çok merhametlidir.
7:172 - Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dediği vakit, "pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz" dediler. (Bunu) kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu." demeyesiniz diye (yapmıştık).
10:60 - Allah'a yalanı iftira edenler kıyamet gününü ne sanıyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmuştur, lâkin insanların çoğu şükretmezler.
11:60 - Hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde bir lânetle izlendiler. Bilin ki, Âd kavmi, gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan Âd, defolup gittiler.
11:98 - Kıyamet günü, kavminin önüne düşer. Artık o bunları ateşe götürmüştür. O varılan yer, ne kötü bir yerdir.
11:99 - Hem burada, hem de kıyamet gününde lanetle izlendiler. Onlara verilen bu karşı destek ne fena bir destektir!
12:107 - Yoksa bunlar Allah'ın azabından hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkında değillerken ansızın başlarına kıyametin kopuvermesinden güven içinde midirler?
16:25 - Bunu söylemelerinin sebebi şu: Kıyamet günü, kendi günahlarını tam olarak yüklendikten başka, bilgisizlikleri yüzünden saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür!
16:27 - Sonra kıyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki: "Hani uğrunda müminlere karşı düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar: "Şüphesiz bugünün rezilliği ve kötülüğü kâfirleredir." diyeceklerdir.
16:124 - Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilafa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet günü, aralarında elbette hükmünü verecektir.
17:13 - Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız.
17:58 - Hiç bir şehir (halkı) yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu helak etmeyelim, yahut şiddetli bir azab ile azablandırmayalım. Bu, Kitap'ta (Levh-i Mahfuzda) yazılıdır.
17:62 - (Yine İblis) dedi ki: "Şu benden üstün kıldığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum altına alacağım."
17:97 - Allah kime hidayet verirse, o doğru yoldadır. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık bunlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı bulamazsın. Ve biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde, yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız.
18:21 - Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediler.
18:36 - "Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürürlürsem, muhakkak orada bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum".
18:105 - İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız.
19:75 - Onlara de ki: "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış.
19:95 - Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır.
20:15 - Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün.
20:100 - Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet günü bir günah yüklenecektir.
20:101 - Devamlı o azabın altında kalacaklar. Kıyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür!
20:124 - Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.
21:47 - Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.
21:49 - Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler.
22:1 - Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının; şüphesiz o kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir.
22:7 - Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir.
22:9 - Allah yolundan şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak (tartışır). Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız
22:17 - Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yıldıza tapanlar), hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah'a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir.
22:55 - İnkâr edenler de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akîm (kısır) bir günün azabı gelinceye kadar, Kur'ân'dan şüphe etmekte devam edip giderler.
22:69 - Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir.
23:16 - Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.
25:11 - Fakat onlar o saati (kıyameti) de yalanladılar. Biz ise o saati yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.
25:69 - Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.
28:41 - Onları ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.
28:42 - Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde de kötülenmişler arasındadır.
28:61 - Şu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, ardından ona kavuşan kimse, (sırf) dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız ve sonra kıyamet gününde (azab için) huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir?
28:71 - (Resulüm!) De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi tâ kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?"
28:72 - De ki: "Haber verin bakayım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?"
29:13 - (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini, kendi yükleriyle birlikte nice yükleri (başkalarını saptırmanın vebalini) taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.
29:25 - (İbrahim onlara) dedi ki: "Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur."
30:12 - Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.
30:14 - Kıyamet saatinin gelip çattığı gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrılırlar.
30:55 - Kıyamet kopacağı gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı.
31:34 - Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.
32:25 - Şimdi ihtilafa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz ki Rabbin kıyamet günü aralarında ayırıcı hükmü verecektir.
33:63 - İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur."
34:3 - İnkâr edenler: "Bize o kıyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır."
35:14 - Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.
39:15 - "Siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun." De ki: "Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan edenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur."
39:24 - O halde kıyamet günü zalimlere: "Tadın bakalım kazanıp durduklarınızı!" denilirken, o kötü azabdan yüzü ile korunacak kimse ne olur?(1)
39:31 - Sonra siz muhakkak kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız.
39:47 - Eğer bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı da beraber o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ancak ne var ki, hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılır.
39:60 - Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenlerin yeri cehennem değil mi?
39:67 - Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler de kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yüksektir.
40:32 - "Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden (kıyamet gününden) korkuyorum."
40:46 - Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!" (denilecektir).
40:59 - Herhalde o saat (kıyamet) muhakkak gelecektir. Onda şüphe yok. Fakat insanların çoğu inanmazlar.
41:40 - Â yetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapanlar bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü güven içinde gelecek olan mı? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görür.
41:47 - Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: "Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, onlar: "Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz." derler.
41:50 - Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O: "Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız.
42:17 - Bu kitabı ve ölçüyü hakla indiren Allah'tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır!
42:18 - O'na inanmayanlar kıyametin çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet saati hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
42:45 - Sen, onların aşağılıktan dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ateşe sunulduklarını görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara uğrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kıyamet günü yazık etmiş olan kimselerdir." diyeceklerdir. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içerisindedirler.
43:61 - Gerçekten o, (İsâ'nın yere inişi) kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur.
43:66 - Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
43:85 - Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.
45:17 - Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyâmet günü aralarında hükmedecektir.
45:26 - (Ey Muhammed!) De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde (diriltip) bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler.
45:27 - Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah'ındır. Kıyâmetin kapacağı gün varya, işte o gün batıla sapanlar hep hüsrana düşecekler.
45:32 - Allah'ın vaadi gerçektir. "O kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur." denildiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz." Yalnız bir zandan ibârettir sanıyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz.
46:5 - Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların yalvarışlarından haberleri bile yoktur.
47:18 - Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar?
56:1 - Olacak vak'a olduğu zaman
58:7 - Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
60:3 - Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah yaptıklarınızı görendir.
68:39 - Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
69:15 - İşte o gün olacak olur.
75:6 - O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
79:42 - Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
88:1 - O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Şiiri daha önce defarlaca okumuş/dinlemiştim. Hem teknik açıdan hem de içerik açısından çok zengin bir şiirdi. Kendimi şiirden kurtarmak epeyce zor oldu. Şiirde Zekâ Duygu Bilgi İmge ....
zenginliği o kadar çok ki bir seferde yudumlanabilecek türden değildi. Derine çok derine inmeli ve gözlerimi oraya gömmeliyim. Değerli kardeşim Fırat'ın da sesi ço yakışmış şiire.
İki yüreği de gönülden kutluyorum. Daima şiirle...
harika tebriklerim günün şiirine hayata kattığınız eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız değerli şair Abdulkadir dost..:) sevgim saygım selamlarımla..
Her yönüyle muhteşem bir sayfaydı.Doyumsuz bir edebi güzellik.
Her dem eserlerini beğeniyle takip ettiğim usta şairin eserini burda görmek hiç şaşırtmadı beni.
Zengin kelimesi hazinesinin yanısıra dili kullanma yönündeki çeşitli kelime oyunları ve anlatımdaki zengin uslubunuz yürek kamaştırıcıydı.Gönülden tebrik ederim değerli eserinizi ve yön veren yüreğinizi.Selam ve saygılarımla.
Şair, sazını eline al... Evet ama, sabah gazeteni okuduktan sonra, saçmalıkları ve bağışlanmayacak pislikleri gördüğünde..''
Usta.....
Ne çok sanat eseri... Çünkü;şiirin kıvrımlarını bilirim derinlerde kilitledim oradaydı Düşünce evrenim en belirli üç bölüme ayırırsak bunların An-Us, Beğeni ve Iglek Dünya olduğunu görürüz.Böylece Güzel’i sezme insan ruhunun derinliklerinde yaşıyan ölmez bir içgüdüdür. Bu içgüdü insan hazzını değişik biçimler, sesler, kokular ve duygularla yaratır, kişi bunların arasında varolur.Teşekkürler güne gelen esere yolunu asi bir nehir gibi bendini taşan şairine saygımla...
Hani İbrahim şöyle demişti 'Rabbim bu şehri güvenli kıl beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut.
Rabbimiz şüphesiz Sen bizim saklı tuttuklarımızı da açığa vurduklarımızı da bilirsin. yerde ve gökte hiç bir şey Allah'a gizli kalmaz.
Rabbim beni namazı(nda) sürekli kıl soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur
'Rabbimiz hesabın yapılacağı gün beni anne-babamı ve mü'minleri bağışla'
Ey Muhammed sav. Allah'ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.
başlarını dikerek koşarlar gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez.
Kalbleri (sanki) bomboştur.
Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler 'Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım. Oysa daha önce kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler sizler değil miydiniz?
Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik.
Görmedin mi ki Allah nasıl bir örnek vermiştir Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki onun kökü sabit dalı ise göktedir Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. Kötü (habis) söz ise kötü bir ağaç gibidir Onun kökü yerin üstünden koparılmış kararı (yerinde durma tutunma imkanı) kalmamıştır
Allah iman edenleri dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri de şaşırtıp-saptırır Allah dilediğini yapar
Allah'ın nimetini inkara değiştirenleri ve kavimlerini 'yıkım ve azab' yurduna konduranları görmedin mi?
(Ki bu) Cehennemdir. Ona yaslanırlar Ne kötü bir karar (yeridir) o!..
Sadakallahülaziym...
--------------------------------
korunmak istiyor ve korkuyoruz Rabbi
Ümit ve korku arası bir dem(di)
şiirdi elbet daha çok...
Kalbimle okudum ve akıma düşen bir kıyamet sahnesiydi
yol da yolu anlatanın klavuzluğunda kibrini kazıyarak aklın ve hevesine çizik atarak nefsin dökülmüş cümleler avunanlara da bir avuç dolusu ikazlarla...
nasıl kapıştım dökülenleri nasıl tanıdım öyle ezelden biliyormuşum gibi...
Ey Şair bir derdin(m) vardı . Hangi ölümcül hastaya deva olur diye bakınıyorum şiirin ilk gününden bugüne. Canısz putlara zehir olsun .Belki anlar O'nlar !
Sessizliğini Ah dedirten kimsesizliğinle bozdun . Mükafatın büyüğünü hak eden kalem başarın daim olsun. Sayfada kırık avuntular kundaklamadığım birgün daha yaşadım ya balta yerinden fırlayasıca aklımı koparsa ne yazar.
Tüm dünya sana alkış tutmalı. Kimse bilmemeli kendini şiirlerin içine koyup sessiz bir ölü gibi kaybolduğunu. Bütün Ehl-i iman seyr-i alemde izlemeli.Ciğerlerine dumanı çekmeli.O kadar değişmeli ki maneviyatın anlamına inmeli derinleşmeli. Artık aynada kimse kendini tanımamalı , ki putların çehresi bir dalalet habercisiydi.Kesilmedi ormanlar kadar çok musibetler . Susup gitmeli belki de. Işık süzmeleri karartmalı belki de gözlerimizi. En savunmasız yanlarımıza ağır darbaler indirmeliyiz belki de
Ve belki de bir maneviyat kadar ölü olunmalı ...
Yaşadığımız zaman bu değildi . Farklı bir mevsimin son günüydü. Ve son gece kaç kez çoğaldım azaldıkça.Darmadağın ettiklerimi topluyorum balçık leşi kokan yüreğimle ... Yeniden çıkmak için can atıyorum kim doğuracak beni ?
Hangi adam Annemi alıp götürdü ?
Bir yok oluş merasimi düzenle ,bir kez daha düş salıncağından düşmek istiyorum hey Hat !
Kıyametim ertelendi. Ağırlaşan bir yaşamın koynunda birgün daha kalmak adına ... Rabbim ! Senden özür diliyorum. Affet beni...
Ne zaman sayfanızı ziyaret etsem, elim boş dönmüyor. Yine heyben ağzına kadar doldu. Kocaman bir destan yazmışsınız şair. Seslendirme şiire çok yakışmış. Tebrikler........selam ve saygılar
henüz sindirmekteyim satırları sanırım artık her seferinde açıp da okuyacağım bir şiir olacak bu her defasında bambaşka tatlar bulduğum ve her defasında yeni şeyler çıkardığım içinden öyle bir şiir olacak bütün şiirler gibi ama bütün şiirlerden farklı kaleminiz daim olsun harikaydı
Yine çokça derinliği olan bir şiir, yine birbirinden nefis imgeler ve o imgelerle örülmüş o imgelerin çağrışımları ile dokunmuş, iç içe geçirilmiş adeta ilahi bir metin gibi algıladım... Şiir bir kere değil çok kere okunsa bıktırmayan, tersine manasına daldıkça cezbeden bir yapıya sahipti,Esasen kaleminizin bu yanı çok çok muhtuşaemdir... Selam ve saygılarımı bıraktım...
Ey çocuk! Uyan beni Sen, şiirin Tanrısı Çeliş kendini, kendinle Ey çocuk! Uyan beni Sen, şiirin Tanrısı Çeliş kendini, kendinle Ki, yüz kaslarından düşsün, kalbin taş ölüleri....şiirinizde gösterdiğiniz alçakgönüllülük imgelerin güzelliğine bezenerek dua olup akmış sayfadan....duanız kabul olur inşallah.Kaleminiz yorulmasın,saygı ve dua ile kalınız...beğeni ile okundu şiiriniz herzaman olduğu gibi...
Ferda,ca tarafından 8/14/2011 1:16:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Büyümek: Mavi bir zamanın içinde ıssız bir kum çanı. Hepimizden yapılmış bir vazgeçiş. Uğultusuyla mağrur. Bir kış bahçesinde soğumuş. Deniz terledikçe kendine kapanıyor. Zülüfleri köpük köpük intizar. Bakmıyor, yarılmış bir nar her yere saçılıyor. Hayalin cezasından kurtulmuş. Ağzı sönmüş çerağ. Gerçeğe katlanmak güçsüz düşürüyor. Topuklarına dek ayrılık. Gelmiş yine de. Yazdan bir iyimserlik. Unutma bahçelerine bir avuç ışık. İnanmadan olmuyor. Kasıklarında hayatın kalbi. Acısını sevmek istiyor. Acısı çiçek açmış dünya. Çocukların büyüyor tanrım! Sonsuzluğu gövdelerinde duyarak..(alıntı)
Tüm kızgınlığımızı ve kötülüğümüz ayrıca masumiyetimizi de su yüzüne çıkaran şair. Boğulmadan okumak çok zordu. Takdirlerimle
Ve derinleştim Aldanış yanığı izlerimde Zaman çürüğü evrelerimde munfasıl kaidelere yalpalandım Ertelenmiş kıyametin içsel kopuğunu tetikledi dilaltı susmalarım Müsterih asırlar, göğün çocukluğunu kuşandı, avuç çukurlarımda Omurgasız ışığın güz devriği coğrafyasında Ölü rüyalarımı savaşıyorum / şimdi Rüzgâr esiğinden kırma ellerimle…
Işık kamaşıyor Yollar /ince ayrıntılar güzergâhı Şehrin ruhsal manzarası / düşük cemre ölüsüne sığınıyor Taşın kalbinde sızlayan iki ayrı acı gibi Göğsüme açtığın boşluktan hiçliğime düşüyorum Ego haritam, tarumar bir sancı şimdi Ruhumun kesiklerinde depreşip duran…
O gece Kalbim omzundan yaralıydı Ay ışığında üşümüştüm / annesizdim Sadece Kavmime susup gidecektim Tüm insanlığın suçunu ağlamaya…
NE ZAMAN HEMŞEHRİMİN SAYFASINA GELSEM, O EŞSİZ SANAT ESERİ ŞİİRLERİNİ BÜYÜK BİR HAZLA OKUYUP GİDİYORUM... SAYGIDEĞER ABDULKADİR BOSTAN ' I EN DERİN SEVGİ VE SAYGILARIMLA SELAMLIYORUM...
Eh be şair diyecek söz bulamıyorum bi toparlayayım aklımı bakalım
...
İyi şiir kendini doğuran şiirdir bu şiir öyle bir doğurmuş ki, sözcüklerin kalitesi buram buram kokuyor kendine sarmayan, sürekli yenilenen bir yanı var büyülü bir anlatım felsefesi ayrı çekici üslûp tam manasıyla poetik, şiirin karnına girivermiş
...
Şairliğe soyunan dilin her imkânını kullanabilmeli hem de değişik söylemlerle karşımıza çıkıvermeli doğ beni, uyan beni gibi. ahengiyle de sarmalı ki uzun şiirler göze ve kulağa batmasın
...
SÖZÜN ÖZÜ ABDULKADİR kardeşim, sen iyi şiir yazıyorsun KUTLARIM EKSİK OLMAYASIN......
Nebiha Muradî tarafından 8/14/2011 1:57:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Önce Yutkunacaksın aklını Sonrası dua ve içsel karnaval çalkantısı Boşluklarında devinip kasılan…
ve doğ beni Meryem.... Bizi. tehlikeli siyah lekelerdir. . . . . . . . . . .Sabret ve sığın O günün sahibine Her ayna kendi masalını anlatır
Sizin felsefenizden kendiminkini buldum ve özünü seçtim... Tebrikler değerli kalem. Yorum yapsak Meryem Anamızdan başlamak gerek bu şiire...Tarih koktu buram buram.
Rabbim O gün gelmeden Bu gün gelsek / ıslansak Çekip çıkarır mısın karanlığın kalbini�
yine bu dünyadan soyutlandım,nakış nakış işlenmiş dantel yüreği okurken...gerçek aleme serüven,oldukça zorlu bir yolculuğa çıktım her mısrada ve ben yine büyülendim şairim...böyle bir yeti herkese özel bir durum değildir,kendimi şanslı azlediyorum sizinle aynı sayfada olmaktan ..bu bir onurdur..bunu yaşattığınız için tebriklerimi teşekkürlerimle sunuyorum..sevgilerimle..
Asıl ben onur duyuyorum sizler gibi engin yürekli şair dostları tanımakla iyisi ile, kötüsü ile maksat duygu paylaşımı, ziyaretiniz ve beğeninin için çok teşekkürler...saygımla
zamana bulanmış bir ömür ve elini eteğini çekmiş bir nefs susar çığlığım karşısında öbür yanıma yaklaşır öfke kırılır döver dizlerini zaman kustu ömrü şimdi toplama vakti yerli yerinde olanları
şimdi ben suskunluğun aslında bu anda derinleştiğini anlıyor hayranlık içinde saygılarımı sunuyorum şair'im üstadım kutlarım var olsun yüreğin diz kırıyorum kalemine susuyorum...
Benim en sevdiğim şiirinizdi bu. Ve şimdi devamının gelmesi nasıl mutlu etti anlatamam:)))) Hayranınız olarak her gn sitede şiiriniz yayınlansın diye iple çekiyorum. Çok özletiyorsunuz kendiniz:))
Tebrikler, kusursuz bir şiir için söylenecek söz olamaz:)Alkış.
ancak kutlamak düşer bize de