(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
bu sitede iki kalem var bir gün herkes tranıyacak yada tanımalı dediğim Erol Konur ve siz değerli kardeşim her yazdığınız destanımsı ben dahil okuyan herkesi kendine hayran bırakan sayfasına tekrar tekrar davet eden imgelerin güzelliği şiirinmizin kendine has ilkimi akıcılığı
O kadar nefisti ki arkama yaslanarak dinlemekten ve şiirin dizelerinde ki atmosferde kaybolmaktan kendimi alamadım, yüreğinize sağlık Şairim ve yüreğinize sağlık bu şiire sesiyle can katan değerli insan... Sonsuz selam ve saygılarımla...
Güneri Yıldız tarafından 7/27/2011 11:32:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
tüm samimiyetimle söylemeliyim ki, bu sayfada okuduğum bu değerli şiir inanılmaz güzel bir şiir.. bu kalem farklı bir fakem gönülden tebrik ediyor ve müsadenizle paylaşıyorum saygılarımla
vallahi hocam sizin şiirleri okurken bir diğer dizeni merak ederek hızlı okuyorum nefes almadan harika bir şiir sürükleyeci anlamları coşkun sel olup çoşmuş sevda dağları aşmış tebrikler ellerinize yüreğiniz sağlık zevkle okudum .
Ne zamandır bu sayfaya gelip derin bir nefes almak istediğimi sadece ben ve O bilir. O dediğim aslında yine öteki benim; sadece yalnız olmadığımı göstermek için kullandım biraz da o O’yu. Şuan, inanın nereden,nasıl başlayacağımı kestirmek de büyük zorluk çekiyorum.
Ne demeliyim ki tam olarak anlatabileyim anlatmak istediklerimi.
Ama eksiksiz. Ama abartısız. Ama yalansız…
Hani hep deriz ya: şiir imgeden ibaret değildir. Evet çok doğru,şiir sadece imgeden meydana geliyor diyen,kocaman bir yalanın/yanlışın içinde devinip duruyor, ama farkında değil. Ancak şu da var: imgeyi/metaforu öyle bir kullanacaksın ki,şiirle dans etmeli. Okur, zevk alabilsin şiirde. O’nun en doğal hakkıdır bu.
Böyle bir girizgah yaptıktan sonra geçelim şairimize. Yukarıda acizane değinmeye çalıştığım bir çok şeyi, şair öyle bir ifa ediyor ki, deyim yerindeyse, şapka çıkarılır türden. Abartısız. Abartıyorsam da doğru’yumdur,Pasolini’nin deyimiyle (Bu aralar abartı kelimesini çok kullanır oldum,neden acaba).
‘’Sütresi düşük Bir mevsim yalnızlığında Eylül’ün iç organları kanarken Ölü bir şair kalemiyle ruhunu diker / bir şiirin son kafiyesine Koyu renkli imgeler seçerek başkalarının hayatından’’
Bakınız,ne güzel ifadeler. Ben burayı okurken derin derin bir sessizlik içinde bağırdım bağırdım. Duyan oldu mu peki? Hayır…-sanki-
Budur,dediğin zaman olur ya hani,işte öyle bir şey.
Tanrım Duy/sana bağırmasam da Yak/yık Yeniden inşa et Bir kuyudan çıkarır gibi Kanlı gömleğime kavuşturur gibi Öp beni omurgasız ego kırımlarımdan İyileşsin çocuk kalbim...
O çocuk kalplere iyi baktığımız sürece yaşamın yüzü sanki daha bir güleç..
Edebiyat, edebi hayallerin, duyguların, coşkuların sihirli kelimelerle örüntülü dünyası. Edebiyat o kadar geniş derya ki, içinde her türeden nev’i bulmak hiç o kadar da zor değildir. Ve şairler ... Ve şiirleri... Ve siz...şiiriniz...
Şairin kendisine has bir dil ya da söylem kullanması , müzik ve sesle yakın ilişki içinde bulunması ve estetik bir etkileme gücünün olması şiirin ve okuyucu tarafından benimsenmesine ve talep görmesini sağlayan unsurlardır...Ve bu unsurların hepsi sizde bulunmaktadır.
""Susmasaydım Konuşmayacaktım…""
Susmak aslında en gerekli olgudur...Sustukça insan içine döner ve kendiyle yüzleşir...Sustukça sessizliğin o esrarengiz ama kalabalık çığlıklarını dinleriz ve hayatımızın parçalarını birleştiririz...Susmak bir puzzl oyunudur...Eksik yaşamlarda unutulmuş yada ters giden her olguyu bir beyin fırtınası başlatarak gösterir bize suskunluğumuz... Şairde bunu söylüyor , tam da bunu...Konusamazdım diyor...Susmak kendimizle konuşmak ve anlamaktır yaşanmışlığı...
Hayatla, içindekilerle ve yaşananlarla,Yüzleşme olmadan yeniden başlangıçların pek mümkün olmadığının bilinmesi gerekmektedir. "Kirlendik dün artığı yaşamların avlusunda"ve “Anları ve yüzleri, yüz çiziklerimize gömerek…” şairin ruh haliyle ilgili de bilgiler veriyor bize. İçe çekinik bir ruh yapısı, çok konuşmayı sevmeyen daha ziyade dinleyen ve yüzleşmeyi hep en sona bırakan…Herşey olup bittikten sonra yaşanmışlıkların analizini yapan bir ruh hali... Hayatın girift bilmecesinde yaşanmışlıkların kirinden arınmak tek niyeti....
""Ağla egom Burası melankolik kırımlar mâbedi Düşür anakronik cemrelerini, sunaklarımın duvarlarına Şimdi zaman Köhne sebepler gürültüsü Vahşi taylar yelelerinde rüzgâr taşıyor engebe dağlarıma Yontuk toynak izleri bırakarak yüreğimin kovuklarına Bildik o en ensiz, lal aksanını sapan yap / kalbin şakağına Düşür göğü aklıma Yıldız dolsun içim…""
Bu şiir kendisiyle konuşan bir şairin şiiri olmalı...Yanılma paylarımıda önüme alarak satırlarda dolaşıyorum... Burada şairin kendi dilinden ifade edişini görüyoruz benliğini… Şairin kendi ruh yapısıyla ilgili bize bilgiler vermeye devam ediyor… Koşulsuz sevme yani hep veren bir kişilik yapısı... Almanın çok olduğu zamanımızda daima ve koşulsuz vermeyi önceleyen bir davranış biçimi… Bunun altını özellikle çiziyorum… "Bildik o en ensiz, lal aksanını sapan yap / kalbin şakağına" Susmanın aksanı da var demiştim...Susmak insana kendisini hatırlatır tanıtır... Susmak yalnızlığın oluşturduğu bir sarmal... Aslında şairin diğer şiirlerine de bakılınca çok bilinen imgelerden özellikle kaçındığını ve kendine has bir tarzının olduğunu görebilirsiniz… Burada da aynı hassasiyetle yüzmüş imge ırmağında...Kendisine has olmayı başarmış , kendisi gibi kendi iç dünyasında ki gibi hayalini başarılı bir şekilde resmetmiş....
""Ey! Aklımın soyut kavramları Tavırlar manifestosu Ağrılarım sancıyor, ruhumun korteks kesiklerinde Kerpiç dudaklarımda hazımsız sözler kalabalığı Uzağın karışık renkli çizgileri avuç içimden hasret içiyor Şah damarımdaki yakınlık Kalbimi yokluyor secde boylarında Yitik kelimelerimi umursuyor Ve yazgımdan çıkarıyor sabıkalı günahları Tek celsede bağışlanıyorum…""
Şairin ruh halini tanımlamaya devam edelim. Kendiyle konuşmayı seven ve daima iç muhasebe yapan bir karakterde şairimiz... “Aklımın soyur kavramları” imgesi sizi zorlamasın. Özü şudur. Daima vermeyi prensip sayan bir anlayışın ıstırap tanımlamasıdır o. Gri hayaller, yaşanmışlıkların izleridir hep şairedir ve onun tanımlarıdır bu imge tamlamaları…
Şiirinizin bir bölümünü ele aldım…Çok fazla uzun yorum yapıp sizi sıkmak ve değerli vaktinizi almak istemiyorum… Çok şiirdi… Selamlarımla…
qizLi özNe tarafından 7/25/2011 6:35:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Tanrım Duy / sana bağırmasam da Yak / yık Yeniden inşa et Bir kuyudan çıkarır gibi Kanlı gömleğime kavuşturur gibi Öp beni omurgasız ego kırımlarımdan İyileşsin çocuk kalbim…
KEŞKE DOST GEÇENLER PASLANDI ARTIK HAYATSA BİR CEHENNEM...SEVGİLERİM YÜREĞİNE...
Öp ki! Aynamın taraçasında Çocukluğumun saçlarını yeniden tarasın baba/annem...
Sütresi düşük Bir mevsim yalnızlığında Eylül’ün iç organları kanarken Ölü bir şair kalemiyle ruhunu diker / bir şiirin son kafiyesine Koyu renkli imgeler seçerek başkalarının hayatından
Öp ki! Aynamın taraçasında Çocukluğumun saçlarını yeniden tarasın baba/annem... Kutluyorum efendim....haz alarak okuduğum şiirlerinize teşekkürler...kaleminiz,yüreğiniz var olsun,saygılarım ile....
şiir ve şair arasında kutsal bir bağ var sanki, yalnız ikisinin bildiği dilsiz bir dil... biz şimdi kalkıp ne kadar büyük laf etsek, biliyorum ne şiiri, ne şairi izah etmeye yetmeyecek... anlamaya çalışmak sadece yersiz bir uğraş olarak vuku bulacak yine... belki yalnızca o tılsımın ahengine tanık olmak gibi hünerli ve erdemli olabilmek gerekiyor, egonun o doyumsuz açlığına.. belki sadece susup, şiirin sessiz konuşmalarını dinleyip, şairin içsel yansımalarını / kırılmalarını yersiz bir telaşa kapılmadan, olanı-biteni sindirmek gerekiyor
öyle ki; 'göğünün yağmurlarında yıkar mısın? tüm insanlığın suçunu…' derken; 'yürek yaşımızdan tut' diye Tanrıyla konuşan; 'kutsal heykellerinin yakılmasını' dileyen ve neden sonra yine 'Kavmine susup giden' yine şairin kendisi değil miydi..
öyle ise zor değil şairin şimdi yeniden inşa edilmesini dilediği kalbinin, bir kuyudan çıkarır gibi, kanlı gömleğine kavuşturur gibi, hani belki en tanıdık ama en bilinmedik sesiyle konuştuğunda kendi tenhalarında kaybolduğunu görüp de, zor değil bir kardeş kavgasında yitirilmiş insanları anlayabilmek; kendine bile böylesine acımasız ve biçar iken beden, egoların gergefine içli ve tanıdık bir ah! geçirmenin ne hükmü vardır.. ki belki tam da sırasıdır an; yutkunmaların..
Göç beni senden… Göç beni bu sahipsiz iklimden... Göç beni eylülden... Göç şairi şiir, benliğinden...
Tanrım Duy / sana bağırmasam da Yak / yık Yeniden inşa et Bir kuyudan çıkarır gibi Kanlı gömleğime kavuşturur gibi Öp beni omurgasız ego kırımlarımdan İyileşsin çocuk kalbim…
Öp ki! Aynamın taraçasında Çocukluğumun saçlarını yeniden tarasın baba/annem...
bu kalemdeki ncileri..seviyorum:) tadındaydı herşeyi ile yine..sevgim vede sayggımlaaa kutladım...
Hiç yüzünü döndürüp de gökyüzüne baktın mı sen Acılardan merdivende yıldızlara çıktın mı sen Güneş olup da sevgiyle, yıldızları yaktın mı sen; Nasıl açarsa çiçekler, biri geç diğeri erken Yıldızlar var içimde doğum sancıları çeken! ...
Kutlarım şair yüreğinizi, şiire ve sanata saygımla. Şiirle.
şiirin ismi bile başlı başına ders veriyor şair EGO KIRMLARI hayat kendi egolarını tatmin için karşısındaki kişinin duygularını hiçe sayanlarla dolu iken kırıp yok etme eylemi ile egolarımızdan kurtulma dersi. ben iyi şiir nasıl yazılır dersi için buradaydım defalarca okuduğum şiirinizden kendimce alınacak hayat dersimide aldım
Paçaları ıslak bir yağmur damlası Işığın küllerinden toka yapıp Lifleri kopmuş karanlığımın siyah saçlarına iliştirir Göğün mahşer yalnızlığına yakın / izbe bir köşesinde
Tanrım Duy / sana bağırmasam da Yak / yık Yeniden inşa et Bir kuyudan çıkarır gibi Kanlı gömleğime kavuşturur gibi Öp beni omurgasız ego kırımlarımdan İyileşsin çocuk kalbim…
Öp ki! Aynamın taraçasında Çocukluğumun saçlarını yeniden tarasın baba/annem...
değerli şairim ne zaman şiir asacaksınız diyerek bildirim beklerken yine susamış yüreklere önce ateşi,sonra üzerine soğuk suyu serptiniz...dizeler eşsiz ve ben okurken hafiften bir uyuşma yaşıyorum tepeden tırnağa..bir yerlerde kalıyorum,çıkmak için çırpınırken dizelerinizden, son mısra kendime getiriyor,tüm gerçekliğiyle..ve yine yeniden benzersiz yüreğe selam ediyor,diğer gelecek şaheseri sabırsızlıkla bekliyorum..tebriklerim sevgilerimle...dert görmeyin..!!!
Sizin sayfanıza en müsait olduğu zamanda girmeli insan.Sıradan okuyup geçmek ne mümkün satırlarını.İnsanı türlü düşüncelere sevk ediyor.Onun için zaman ayırmalı.Seyrek yazıyorsunuz ama hep onikiden vuruyorsunuz.Keşke daha fazla paylaşım zevkine erebilsek.Sizi tanımaktan..şiirlerini okumaktan çok mutluyum.kutlarım.
Düşüncelerimi döküyorum omuzlarımdan. Ne kadar uzamışlar... Taraksız geçirdiğim onca sene binlerce fikir yürütmüş asi duyargalarım. Şimdi kapılıyorum şiirin gözlerinin içine ve telvesine saplanıyor kaderim. Bağdaş kuran mutsuzluk diyordum ya, yalanmış. Küçücük aynam haddinden fazla cüsseli gösteriyorsa beni, cesur sayılırım ama mutsuz değil. Dünya karşısında tutunamayışımı simgeliyordu sanki... Var ol şair, öyle çok beğendim ki... Yine kamaştırdınız gözlerimi. Tebrik ediyorum.
Paçaları ıslak bir yağmur damlası Işığın küllerinden toka yapıp Lifleri kopmuş karanlığımın siyah saçlarına iliştirir Göğün mahşer yalnızlığına yakın / izbe bir köşesinde
özenle hizaya girmiş dizeleriniz..karşınızda el pençe divanlar sanırım..