17
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2032
Okunma

sen hiç kestin mi geceyi makas alıp eline
ya da karıştırıp rakıyla birayı
mor ışıklı kanyonları öperken yengeçler
seviştin mi yalnızlığınla
yaslanıp hikayene..
bir koşu sal şimdi rüzgara içinde tuttuklarını
akça pakçadır gün doğumu umut ekenlerin göğsünde
unutkan bir buluttur gözleri aşk’ın
uzak dur zifiri odalardan,
sonu yok öykündüğün gecelik dokunuşların
ağzından bal damlayan muhabbetlere at kendini
söndürüp yüreğinin orman yangınlarını
bir gitar telinde/bas bir çığlık ol
burnunu sok ansızın çıplak gecenin koynuna
umursama artık kasığındaki ağrıyı
utanma yazmaktan edepsiz olmadın ki sen
korkma def et arka sokaklarda saklanan akbabaları
zonklasın bırak aldığın darbeler
düşmeyen kabuk var mıdır eski yaralardan
ah çabuk vazgeçme tut elini ahmak yaşamın
satma amazon ruhunu üç kuruşluk adamlara
kim alacaklı değil ki bu yaşam oyunundan
uzat sözleşmeni erosla, son bir kez daha savursun okunu
yükle günahlarını bir kaplumbağanın sırtına
yosun koklat tinerci çocuklara
kağıttan uçak yap
hatta gök yüzünden origami
bitir konsolda duran kitabını bir solukta
ya da
bir şiir karala
açıkta bırak omuzlarını
az sonra konacak belkide beklediğin kumrular
susturma dudağındaki masum ıslığı
mezarlıktan geçer gibi farzet
defn’et içinde kişneyen yılkı atlarını
ana avrat düz git yedi otuz vapuruna
korkma
’ce’ diyecek az sonra
çatıya saklanan şakacı umutlar...
Çiğdem Parlayüksel (ela-su)
5.0
100% (17)