Dişe Diş Düşe Düş
çok yoksuldum çocuk yoksuldum
yoksulluk çoğunlukla vakur olgun çocuk kalarak yoğun sularda boğuldum... annem hamur ve salça kokulu ben ve kardeşlerim açlığa gıcık annemin parmakları serin ağaç dalları mahallenin akşamında sarıp sarmalandım annemin varlığıyla yeniden doğdum doydum... hurma ağaçları hurmasız geniş incirler tozlu mahçup mutsuzluğumu saklayamadığım paslı balkonun demirlerinde ince çullar serdiğim beton zeminde babamı beklerdim sokağın kuytu köşelerinde ihtiyar türküler pencereleri çürük ve eski evlerden sızarken uyurdum... ahşap düşlerde karıncalar eksik olmazdı kibrit kutularıyla zenginleştiğim oyunlarda ben başka zenginlik bilmem arkadaşlarımdan öte yağmurlar hep kirli floransanlar hep hasta da olsa pamuk talaşlı sobanın başında ısınırdım... kitaplar okurdum dünyalarında dostluk iyilik dürüstlük ve zafer ekmeğin kokusunda sade ve ferah aydınlık bir eşitlik müjdesi annemin devlet kumaşından diktiği donlarda buldum zarafeti her pazar aldığım solcu gazetelerle umutluyken babam babamın umutlu sesiyle baktım hayata hayat bana seninle seslendi babalar gibi sevdim seni... rüyalarımda rüyalarını öpüyorum... kağan işçen |