HAZİRAN MEKTUBU1 Sen ve oğul Galata kulesinden sallıyorsunuz elinizi, Bense balgat iskelesinde Can yakan yalnızlığın, hüzne yoldaş dalına konuyorum. Bilirsin mutlak vardır bahçemizde ağaç Rüzgarın getirdiği böcekler,gezinir yapraklarda, Ve ben de geziniyorum. Tanrılar dalmışken tepedeki patrik’de uykuya Gözlerime serilen denize dalıyorum. Sofradan yemini alan martılar İsterim ki alsınlar kanatlarına yüreğimi, Oysa demin kırıldı ağacın dalı, Kızdı tüm böcekler ve tanrılar, Ürktük ve kıyısına yaklaştık Haziran öğlesinin. 2 Güneş ve beden Kucak açtı toprağa O vakit gömüldü ölüler Diriler selamladı ayaktaki ağaçları, Bir fırtına kopsa Onlarda yaklaşacak kıyımıza Ama isterim ki kalsınlar orada, Ben yalnız adam Geçen vapura meteliksiz bakan Ve ümitle bekleyen Yunanlı kadının sesini. 3 Benden öncede bekleyen oldu mu burayı? Beklemiştir. Şimdi Bir çoğu pazar öğlesi sevişir Bir çoğu hasretden gebermiştir!. Ahh... Papaza sunuyorum dilimdeki küfrü Bağışla beni karıcığım! Sövmek geçti içimden Ve söverek yürüdüm. Çıktım galatanın en tepesine Sarışın yaşlı kadınlar ve adamlar El salladılar Atina’ ya, Bende salladım elimi Kanadını silkeleyen kuşlara. Rutkay Aziz’e verdim imzalı kitap Fırsat vermedi ki yüreğim içeyim çay Fırladım olduğum yerden dışarı, Ve yürüdüm insan kalabalığına Gün akşam üzeriyken, kulak verdim bir türküye, İçimde kırıldı yalnızlığın aynası, Ve ne zaman dönüp baktımsa ardıma Galata’dan el sallarsınız karaköy yakasına. Karıcığım; Ertesi günü bekliyorum, İstanbulu avuçlarıma alarak Gelecek sabahı aralıyorum, Bu ne işkence, bu ne ızdırap anlamıyorum Sen,çocuk ve ben.. Kavuşamadık ya İçim acıyarak Ona yanıyorum.. |