Ankara Bir YolculuktaAnkara Bir Yolculukta Ankara sabahı gökleri kadar üşümüşüm hatta Ankara pazar sabahı gökleri hüzünlülüğü bu apartmanlar “buradayım gerisinden bana ne” der gibi açılıp saçılmış hayat kendi içine kapanarak bazı şeyleri örtmek daha da açıyor gerçeğin üstünü kimi televizyon izliyor yarını asla düşünmeyerek oda loş bu bir küçük burjuva olmalı rahatına düşkün kimi sevişmediğini bile bile sevişiyor aklında hala çocukluğu Ankara sabahı gökleri sıra bulutlu ince ince çizik çizik radyoda yurttan sesler devletin köylere uzanan sesi komplekssiz bir ses türkü okuyor orta anadolu’dan uykusuzluk serse miyim ama böyle düşünmek mutlu ediyor beni ben Ankara’dan ne zaman böyle geçsem huzurluyum yalnızsam eğer ve bir yolculukta pencerede ileride bugünle ilgili hiçbir şey hatırlamayacak bir çocuğun açlık kokulu nefesi annesi mutluluk aramaktan ve beklemekten utanıyor olmalı yoksa neden bu suskunluk neden şefkatli kalın ellerde bu boynu bükük arzu ve aynı korkunç korku sosyal yalnızlıktan kocası için övünç kaynağı olmalı Ankara pazar sabahı gökler sırnaşmayı sevmiyor bugün bozkırlı şanssızlığımıza köylerin dağlara kaçması bizim suçumuz mu ki taş evler ağaçsız okullar özenle bekleyen traktörler ve ben nedense mutsuzluğumdan utanmıyorum gözlerim bir çocuk arıyor bu çorak suskunlukta yaşam umarsız bir gamzede yeşerir mi ki yolculuğumuzu sevdim Ankara ben kentlerden sadece geçmeyi severim aşk kadar kavuşmak da tesadüf olmalı… Kağan İşçen |