(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Mükemmel ve tekrar mükemmel, usta kalemden damla damla akan dizeler. Okumaktan ve dinlemekten cok büyük haz aldim, herzamanki gibi. Kaleminiz ve yüreginiz hic susmasin üstadim. saygilar.
Durma gözlerimin uçurumlarında Kendi evreninde, doyumlar anaforu / çoğalt bendini Kaybolan boşluklara kalbimi ve yanına yüzünü astım Gözleri deniz içmişim Gül beni aşkın gamzesinde
aşk nasıl da yazdırıyor insana kaleminiz daim olsun kusursuzdu
Durma gözlerimin uçurumlarında Kendi evreninde, doyumlar anaforu / çoğalt bendini Kaybolan boşluklara kalbimi ve yanına yüzünü astım Gözleri deniz içmişim Gül beni aşkın gamzesinde
Güneşin ayazında terini tenimde nemlendirdiğim Reddettiklerinden bir tohum at içine Çoğulları öldür kendi içselliğinde Ötesinden düşerken uçurumlarımın Berisinden tutun kirpiklerimin…
can dostum kutluyorum harıka çok güzel dizeler okudum...
(Yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var; kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin. Bu yüzden birileri hep ısınıp dururken dinmez üşümelerin...)
Ben de benim olmayan şeylerle varım; benim olan zaten benimse, olmayan şeylerle... Varsam, buradaysam belki de onlar için... yüzün için belki de, yüzün nerede? Birbirini tekrarlayan günlerin yaslı boğuntusunda nedir aradıkları insanların? Bu koşuşturmada, bin telaşla… Herkes birileriyle bir mutluluk düşü kuruyor; o düşle ıslanıyor, o düşle uyuyup uyanıyorlar; sonra düşleri de yakıyor günler.Bu kez yeni bir düş daha kuruyorlar; sonra bir daha, bir daha! Bütün düşleri yakıyor günler...Yaşam yanıltmanın, insanlar yanılmanın ustası oldukça yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar... İşte her düşün peşine bir şarkıyı takıyorlar. düş gidiyor, peşisıra şarkı da. Birden paramparça oluşunu görüyorlar düşlerin. Her düşle bir şarkıyı yakıyorlar...Şar- kılar yakıyorlar, şarkılar onları yakıyor sonra...
/İnsan, insanın diyalektiğine tükürüyor; insanı yakıyorlar! /
Bunları düşünüyorum ve akıp gidiyor günler siyah beyaz resimler hırçınlığında. Sormuştun ya, işte her şey ortada, her şey! Önce kuşları vurdular orada, paramparça parçaları bir yana; bir bir savruldu yangınların ortasına kanatları da! Soluk soluğa dışarıdayım, seni buldum... Seni buldum ya, bu kez seni vurdular orada, seni...Her şey sürdü yine, her şey! Baktım ki daha durmuş uzayın rengini demliyor asalak dünya. Baktım ki dağlar ve güller yine akraba; daha bembeyaz uyurken kadınlar o esmer uykularda. Oysa seni vurmuşlardı, seni, orada!
Sonra gelip geçen her sabahla öyle susadım ki yüzüne yokluğunda... Yüzünü özledim, yüzünü, anlasana! “Anlasana” diye yazdım ve üç nokta koydum yanına, ama boşuna, boşuna; “boşuna! ” diye yazdım ve kalkıp dışarı çıktım. saat 0.5’i birkaç dakika ve bir miktar saniye geçiyordu; ağaran günün teninden sağanak dökülüyordu.Yüzünü aradım...
Yüzünü aradım: Kalan kuşlar sen bu kentteymişsin gibi uçuyorlardı. İnsanlar kalabalık ve kabarıktı; silahları ellerine, tetikleri parmaklarına göre seçiyorlardı. Uçaklar pike yaparken bu kentin göklerinde, bak dedim, bakacak bir göğümüz bile kalmadı işte! Yüzünü aradım gökyüzünde...
Yüzünü aradım: Sabahın tenine birer birer dağılırken işçiler; yüzünü aradım rastgele atılırken kahve önlerine iskemleler. Günler siyah beyaz resimler hırçınlığında ve ben burada, bir eski çağ enkazında...Kızlar, boyanıp kuşanıp kız kıza dans ederken düğünlerde, yüzünü aradım, kendi olan yüzünü düğünlerde... Sonra gelinler korkularını atmışlardı eşiklere; yorgunluktu sonrası işte, yüzünü aradım gelinlerde...
Yüzünü aradım, geçtim...
Geçtim: Şarkıları paramparça görmekten, bu satırları yazmaktan geçtim! Oysa hep kalemimle değil, bir gün kanımla kıpkızıl yazmak istedikleri vardı benim de; onları henüz yazmamış olmaktan geçtim... Çalışma masamdan kalkarak elimdeki fincanı duvara çarpıp paramparça etmekten geçtim...
Geçtim: Sabahla birlikte kaynayan çorba kazanlarının kokularından, yol boyu uykularını alamamış köpeklerin korkularından; siyah ışıklardan, çoğalan çocuklardan, azalan ağaçlardan, arabesk feryatlardan ve ucuz umutlardan... “İyiyim, sağol, sen nasılsın”lı merhabalardan; ağır ağır yayılan çöp kokularından, farlarını kapamayı unutmuş taşıtlardan, feodal şatolardan ve yasalara yelkovanlık yapıp, kendinin saniyesi bile olamayanlardan… Hızla kirlenen bir dünyadan hızla geçtim...
Geçtim: Sensizliğin tahriş olmuş sızılarından, eksoz homurtularından, cami avlularından, düşleri iğdiş orospulardan, yasadışı iş yapan yasa memrularından ve ellerini çaldırmış ellerime bakmaktan geçtim; sensizliğe inanmamaktan... Baktım, sis kaplamıştı kenti; dağılsa sanki bir..k varmış gibi! Sisleri yarıp geçtim... Yoktun, kendimden geçtim; kızdım, dağıttım, sana küfürler ettim... Bir bilsen sana ne güzel küfürler ettim; yoksa kederden geberecektim…Gök- yüzü her şeyi ağır ağır izledi; gökyüzünün renginden geçtim...
Sonra yeni kuşlar üşüştü gökyüzüne. bir sevindim, bir sevindim; gökyüzü yüzlerce kanattı işte! ama sen, sen orada bir serçe gibi üşüyor muydun yine? Üşüyordun ve bunu biliyordum; çünkü her şey ortada, her şey! Bak, kimin temiz bir göğü varsa kirletip bırakmışlar avuçlarına; bu yüzden insanlar elleri ceplerde çıkıyorlar sabahlara. Coşkular deprem, sevinçler sıtma... Söyle senin yüzün nerede, yüzün? Nerede başlar bir aşk ve biter, nerede? Nerelere gömerim seni ben, nerelerde ölürsün oysa sen! Nerede, yüzün nerede?
Sonra çıkıp bu kentin uğultusuna çarpıyorum; bu kent de uğultusunu bana çarpıyor, çarpışıyoruz, kimseler görmüyor... Bir sorudur: “Kurtarıcılar işgalci olabilir mi? Ya da işgalciler kurtarıcı? ”Bir de oturup yüreklerden damlayan terin hesabını tutuyorum... Hesabını, kimselerin bilmediği bahçelerin dudağında kanayan uzak güllerin. sevgiye bütün misillemelerin, gecelerin, seslerin, kederlerin... Karacadağlı bir çocuğun kan çıbanının, Şemdinlili bir ağıdın, Kasrik’ten esen poyrazın, Peru’da bir balıkçının ve Botan’da yakılan köy evlerinin...Öyle acı ki her şey unutmak istiyorum... Kendimi bir menekşenin rengine, bir gülüşe k(atıp) unutmak! Unutma düşüncesini bile unutmak...
Yitirmiştim o aşkın kimliğini, hükümsüzdü... Hükümsüze hükümlü bir aşkı unutmak istiyorum...Ve asker çocukları, mapus çocukları, ayyaş babalara sitemsiz çocukları, yitirilmiş çocuklukları...Uçarı bir çocukluğu yitirmiş benim de yüzüm; yüzüm, zamansız ihtilallerde. iİtilalleri tutun, çocuklar erken yaşlanmasınlar! Yaraları tutun, güçleri öpüştürün, gökyüzünü dönüştürün; yoksa ölünür alnında günün! Ölmeleri hani sessiz, hani genç, unutmak istiyorum...Eski yoldaşların gözbebeklerinde kanayan bir düşün düşüşünü unutmak! Unutmasam, ben de kalemimi kendim için kıracağım...
Biz kapkara gecelerin göğünde küçük, ak noktalardık; bir düşünün, ne aklıklar gizler gece; ne aklıklar öyle susar gecede, ama öyle öyle çok gecedir ki gece, aklığımızı büsbütün örtecek kadar... örtülüşünü usulca aklığımızın, unutmak istiyorum... İşte bundan coşkuyu sevmiyorum artık öyle kabara köpüre nehirler gibi; siz orada kalabalık kalın, sağolun, yalnızlık iyi, yalnızlık iyi...
Yalnızdım, üşüyordum ey özlem! Beni bir gün bu özlem öldürecekti. Ölecektim bir gün erken, belki kederden… Yakın o gün! beni yakın, savrulup aksın külle- rim dicle nehrinden... Akıp geçerken günler siyah beyaz resimler hırçınlığında, sormuştum ya, işte her şey ortada, her şey! Ben ölürüm; dağlar ve güller yine akraba.../
Artık gün doğunca bütün darağaçlarını kursunlar, kursunlar, kur-sun-laar! Her şey bu kadar güzelken, böyle bir yanıyla sığ yaşanana, boğulana, savrulana, kirlenene dalkavukluk, çirkinliğe figüranlık etmekten bık-tıııııııım!
Ya kuşlar? Sahi, ne demek ister kalan kuşlar?
Yılmaz Odabaşı
KIYMETLİ ŞAİR... Şimdi zihnime mıhlanan sözcüklerde hep bir mesafe ağlar öyle ıssız ki buralar öyle acılar var ki zulamda parsellenmiş kırık aynaların ikiz kardeşidir aşkın kanayan hali kaç rengin örsüne saklanmış iblislerin kör gözleri kayboldu yine hüzünlerimde ilişirken çocukluğum güzel dizelerinizın kıyısına özel mısralarınızı ve Abdulkadir BOSTAN şiirlerini okumak bir ayrıcalıktır diyorum çok uzun yıllardır sevda yazan ak duvaklı kalemim edebiyat sevgim inanın onur duyuyor sonsuz teşekkürler ediyorum... YALNIZLIK ABİDESİ SAYGIDEĞER ŞAİR... Bir sesin alacasında araladım kanatlarını şiire uçan meleklerimin ne güzel can vermişsiniz dizelere sessizlik çığlıklarına nefes olan emeğinize çok teşekkür ediyorum saygı ve tebriklerimle...
değerli şair yasemin, ne güzel bir yazı ile eşlik ettiniz şiire, ve yorumunuz; sizin gibi değer verdiğim bir kalemden bunları duymak çok onur vericiydi... her şey için teşekkürler selam ve saygı ile...
yakılan her türkünün ardında bir hüzün dünyası yatar..acılar yakmaz ozanı,onun paylaşılmaması incitir.. okuyun bu şiiri,sevginin derinliklerinde aşk incisine rastlayacaksınız,ozanına teşekkür edeceksiniz.. Ben teşekkür ediyorum..
Saygıdeğer üstadım, Harikasınız güne düşen şiirin sizin yüreğinizde ve kaleminizde olması bize gurur kaynağı olmuştur. Sevgili hemşehrimi yürekten kucaklıyorum, inanın şiiriniz beni ağlatacak nitelikte, Böyle eşsiz ve duygulu şiirle bizi buluşturduğunuz için size kucak dolusu Teşekkürler, Saygılar. Herşey gönlünüzce olsun...
Düşün içselliğinde güçlü imge ve betimlemelerle sözcüklere bu kadar usta kaleminizle anlam yüklemenize bayıldım doğrusu.Serbest veznin güçlü kalemini böylesine güzel sayfalarda okumak çok eğlenceliydi.Ha keza yorumla da çok iyi örtüşmüş bir eser .Çok etkileyici bir eser.Kişiyi alıp götürüyor düşün derinliklerine..Yürekten kutluyorum dost kalemi.İyiki varsınız. Ayrıca seçki kurulunu da kutluyorum. Güne damgasını vuran şiiri seçtikleri için...
Cüzzamlı olan aynalar değildir, üzerine tuttuğumuz ruh yansımalarımızdır. Kopya olan hayatlarımız değildir, bizler onu kopyalaştıran da.(Yaşam kopyası) İblisin avuçlarındaki silüetimiz değildir, ta kendisi yüzlerimizin.
Şiir, hakettiği yerde. Yorum olması gerektiği gibi yorumlanmış,her zamanki beğenimizde olandı Yaşattıklarınız için sonsuz teşekkürler değerli şair.
Arkama yaslanarak dinledim, dinledim... dinledim...Fevkalade nefis ve etkili bu şiirinizi, yüreğinizi, o harika kaleminizi kutluyorum Abdulkadir Bey... Muhteşemsiniz... Selam ve saygılarımı yolladım.. Allah kaleminizi daim etsin...
Güneri Yıldız tarafından 6/9/2011 9:35:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güneri Yıldız tarafından 6/9/2011 9:36:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
öylece bakakaldım şiir bittiğinde güzel bir masal anlatayım dedim ismini bilmediğim bir şeyler tuttu cümlelerimin boğazını sonu kötü bir masal anlatayım dedim ismini bilmediğim bir şeyler umut doldurdu cümlelerin gözüne
Serbest şiirin en güzel örneklerinden biriydi. Ayrıca içerdiği duygular yorum ,fon müziğiyle harikaydı. Seçkiyi fazlasıyla haketmiş.candan kutluyorum. Selamlar
Güneşin ayazında terini tenimde nemlendirdiğim Reddettiklerinden bir tohum at içine Çoğulları öldür kendi içselliğinde Ötesinden düşerken uçurumlarımın Berisinden tutun kirpiklerimin�
değerli şairim,her bir mısra ayrı bir tat,farklı bir derinlik...sizi okumaktan ziyade çok iyi anlamak anlamı yorumlamak gerekiyor...işte burada da sıradanlıktan çıkıp özel bir statüye alıyorum sizi...yüreğinizin ve zengin haznenizin her daim bizlerle olması dileğimle sevgilerimi tebriklerimle sunuyorum..
Azrail’i gördüm avucunda ismin Kalbimi verdim Seni öldüm Bu gece…
SERBEST DİZELERİN USTA KALEMİNİ CANDAN TEBRİK EDİYORUM ŞİİR MÜKEMMEL FİNALE HELEDE SENİ ÖLDÜM BU GECE CÜMLESİNE BAYILDIM TEBRİK EDİYORUM SİZ VE SES OLAN DOST YÜREĞİ.SAYGIMLA.
Güneşin ayazında terini tenimde nemlendirdiğim Reddettiklerinden bir tohum at içine Çoğulları öldür kendi içselliğinde Ötesinden düşerken uçurumlarımın Berisinden tutun kirpiklerimin…
Azrail’i gördüm avucunda ismin Kalbimi verdim Seni öldüm Bu gece…
DEĞERİN KARŞILIĞI NE GÜZEL ŞİİRSE MÜKEMMEL DOST MÜKEMMELDİ KUTLAR SEVGİLER SUNARIM....
KNİSK hocama sonuna kadr katılıyorum. Seni okumak aynı zamanda da derin derin düşünmek demek can... kalemineyüreğine sağlık. Ben payıma düşeni aldım gidiyorum.
Çocukluğum, elindeki sapanla gözlerine yıldız düşürüyor Işığımı kör ediyor, yokluğun Ciğerlerimi yokluyor İsrafil Suruma sakladığım nefesimi soluyor
Güneşin ayazında terini tenimde nemlendirdiğim Reddettiklerinden bir tohum at içine Çoğulları öldür kendi içselliğinde Ötesinden düşerken uçurumlarımın Berisinden tutun kirpiklerimin…
BU SAYFADA SADECE ŞİİR OKUNMUYOR...DÜŞÜNCE JİMNASTİĞİ DE YAPILIYOR..ÇOK GÜZELDİ DİZELERLE DUYGULARA AKTARILAN SÖZLER.. YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ HEP VAR OLSUN
Durma gözlerimin uçurumlarında Kendi evreninde, doyumlar anaforu / çoğalt bendini Kaybolan boşluklara kalbimi ve yanına yüzünü astım Gözleri deniz içmişim Gül beni aşkın gamzesinde
Durma Sevdamın dikenli yollarında Bakma yanık yüzünle göz bebeklerime Dokunma tenime sakın ha dokunma Hasretini yudum yudum içtiğim Sevme beni beyin kanaması geçirmişçesine Hak etmedim bu sevgiyi belkide Durma Sevdamın dikenli yollarında...
Harikaydı kutluyorum dizeler ilham getirdi bana sevdim yürek sesinizi.Tebrik ve teşekkürlerimle...
NE MUHTEŞEM İMGELER YER ALMIŞ DİZELERDE.Hele ki ...IŞIĞIMI KÖR EDİYOR YOKLUĞUN...Neler anlatmaz ki bu cümle.Her mısra birbirinden özel ve güzeldi.Günlerdir bakıyorum sayfanıza yeni şiiriniz varmı diye.Beklediğime değdi arkadaşım.Gönülden kutlarım.
Sevilen aşktan bu kadar derine gömülürken, bilmez toprağın karanlık serinliğini. Seven severken sevileni düşünmez, sancılara boğarken düşsel hasretliğini, canı acır mı diye, iltihap kapar mı toprağın içinde. Oysa toprak emer aşkı, özlemi yerin kalbinde, en kuytusunda saklar. Seven ve sevilen birbirine hiç çarpmadan, yalpalayan adımlarla yola koyulur. Yol aynı yoldur, varılmak istenen kent oracıkta duruyordur. Ama bencildir ruhlar severken. Her ruh en az kendisi için sever aşkı, en çok aşk için. Aşkın kendisine aşık olan bedenler, yanılgıya düşerek aşk'a aşkı öğretmeye niyetlenir. Niyet yoldan şaşar, insandır nihayetinde beşeri hislere yelkenleri aniden indirir. Sevilenin canı acır, sevenin canı acır.
Güneşin ayazında terini teninde nemlendirmeye öykünür seven, sevilen kanla yoğrulmuştur, görmez seven, eline yüzüne kırmızı bir sevda bulaşır. Eğildiği yöne derinleşemez, kendi azlığından utanır! Çocukluk ederken elinde sapanıyla dikiilir büyümekten kurtulamayan bir adam. Kime çatacağından yoksun...
En son yine de kıyamaz sevdiğine, Azrail'in kokusunu bulur. Benim kalbimi al, parçala, sevdiğim benim vatanımdır. Bırak! sevdim! ben onun yerine zaten taa en başında öldüm.
Her okuma da ilk okuma gibi sarsan bir şiir.
Şair ismini hakkıyla taşıyan şair...
Bu nasıl bir yazmak?
Tekrar tebrikler şairim.
Saygı ile