büyügölgelere dadanan yalnızlığın büyüsünde açar içimdeki zehir güzelliğimi götüren düşlerin benzinde sevdim şehri dalgaları okşadıkça ruhum vazgeçtim içimdeki ölümden zaman yaşadıklarımdan düştü toprağın kalbini döverek topladım aç anılarımı siyah gözlerde yürüyen duvarlar yorgunluğumu bırakın sokaklara korkmuyorum küçük odaları taşıyan adımlardan maviyi sırtlayan çizgilerde herkes gibiyim ya derin karanlık ya güneşli bulut ya da yaprağın teninde kırmızı gizini taşıyan her parçada uçurumum hiçbir zamana en köklü ayrılıklarda biterken bahar yakınımdaki uzağı sever dağlar çünkü bilirim havanın nabzında rüzgar dinlerken uykuları uykuların ateşinde mayalanır umut ılık uğultu gibi... damarımda ısınan mevsim hangi sabaha değişirse oraya dallanırım beyaz alabildiğince sonsuzluğum gözlerimde bir yanı aç bir yanı tok üşümelerde kaderin ışığında yüzüm aynı ağaçta dizili ziyafet hiç bitmeyen kelimelerle doluyum vakitlere tohumlar onların dilinde büyük yolculuklara nadaslanır ya baba oğluna kavuşur ya şarkı sevgilisine ya da ölüm mezarına ya da nebileyim okşadıkça dağlar ayakları bir göze benzerim |
yazan yüregi kutlarım
saygılarımla..