_Sınırlar çiz Araf çocuk adımlarına, boğulmasın öykülerinde gün batımları_
Şairlerin diliyle çizdiği ölüm oruçlarına kayıtsızken şark susuzluğum, ömrün ö’tekil(l)eri olduğunu incinerek öğrendim…
Susmayı yeğlemeyen her söz yürek ucunda asiyken içimde büyüyen koca kalabalığa, imgeler pasifledim…
Bütün isyanlar yardım ve yataklık ediyorken mürekkebime, Dilimde felç bir çığlıkla boşluklarını dolduruyorum hayatın ne var ne yoksa...
Kapılar duvar,duvarlar soğuk, yaşamak hakkını savunmak şimdilerde ezik bir eylem iken Kendi ben’imde cümleler sınırlıyor lâl olan lehçelerim Yargılanıyor acemi bahaneler yaşamak gerekçeli…
Gece sakallarını uzatmış Gölgesinde öğütüyor Yeryüzü yanığı düşlerimi Bir oylum sızının pususunda Eğrilen bir dağın yamacında, Ezberlenmiş sanrılarımdan dökülüyor yaprakları dalların...
Ah…zorba hayat Hiçliğin dökülüyorken adımlarıma Tutsak türkülerden duyuyorum yokluğun devinimini Gör ki, Esnedi yeniden zam/an…
//Çarparken ince yerime sübyan hıçkırıkları Ve gece lâl sessizliğiyle sis tutmuş ah müjdeliyorken İçiyordum yokluğun suskusunu Bir acı şerbet Tuhaf bir acının koynunda can veriyordum//
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hiçliğin Öyküsü/Yer Yüzü Yanığı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hiçliğin Öyküsü/Yer Yüzü Yanığı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kent üşümemeli tüm simitlerde aynı eriyik kaşar şaraplar daha bir eski selamlar en taze,en samimi aşklar daha gerçek daha çok resim yapmalı çocuklar rengarenk gelecek adına barış alfabesiyle bu yaz sakalda bırakılmamalı acıtmak olmaz öperken birini bu yaz siyah rengi yasaklamalı ---
Bütün isyanlar yardım ve yataklık ediyorken mürekkebime, Dilimde felç bir çığlıkla boşluklarını dolduruyorum hayatın ne var ne yoksa...şiir söylemiş anlayana...tebrik ediyorum
Ah çocuk ; Mazinin kanırtan eleminden sesleniyorum duy beni ! Duy ! Eğme, onurla sevginin taç mahalinden nur süzen gözlerini.Acıtmıyor bir süre sonra bağışıklığı kederin .Acizliğin teselliside sanma lâl dilin çilesini .Her masal gözyaşıyla yazılmaz anla.Anla ki vakitsiz üşümelerden geçerken gideceğin umutlar güneşler ekecekler masmavi yüreğine... sen bana bakma çocuk sen bana bakma sorgusuz prangalandığım her an , her saaat kıvılcımlar taşırsa da yarınıma , ellerini tuttuğum yerde hadi birlikte direnelim, birlikte bekleyelim ...bu arada kapat gözlerini çocuk lütfen kapat .. bir süre bakma ... karanlık kalabalıkdan geçmeden sakın uyanma....
Merhabalar Sevgili Hazal Hanım, Nasıl bir yangındı, nasıl bir duyarlılık.Hüznün kıyısına çarpıp çarpıp delolan yürek çeperlerimde duyumsadım hassas gönlünüzün sesini.Öyle güzeldi ki .Teşekkür ederim bu değer için.
Her dem yetkin kaleminize ve o güzel yüreğinize sonsuz sevgilerimle.
resimle ilk karşılaşında "oyy oy ne tatlı şeysin" dedim...şiirin içine düşünce lime lime edildi her yerim...şiir fokur fokur kaynıyor...çığlığı etrafa sıçrıyor ve tutuşturup yakıyor herkesi...boğazına tırmanmış acıklı türküsü nefes almadan can veriyor...hayat öyle zor öyle yobaz...bir o kadar çirkin...bir o kadar dayanılmaz...insanlar kükremeye hazır her an tetikte...gözleri kan çanağına dönmüş...yürekler ağlamaklı...bedenler yorgun...kuvvetsiz sefillikte...bir gelir bu yana bir gider o yana çaresizce...diyorum hep hayat düşlerimin ırzına geçince...
duyarlı yüreğinden öpüyorum seni canım...sevgiyle...
selam ve dua ile