Kızıl Harfler Hırçınlığı
Sevgili ben
Ahvalim cehaletime yenik şimdilerde Kırık bir sazın dergâhına sığınan kalbim Veysel’in körlüğünü özümsüyor Ezilmiş türküleri takıp kulağıma Boğuyorum sesimi çatallı hıçkırığından Sevgili ben Hüzünkâr olduğum aşikâr Kaç nesil békes yağdım eteklerime Kaç kez ahkâm kestim mısra aralarında unuttum Biliyorum ki Alnından öptüğüm çocukluğum ana vatanım Ben öldüm desem de Her sabah içimde pür telaş kan kızılı gözleriyle Bir çocuk kirpiklerini aralar şefkatle Sevgili ben Ömrümü hibe ettim isimsiz bir mezar taşına Kendimin katiliyim anlayacağın Varsın kendi zulmünü yaşasın dünya deyi Zira, Umut etmekten yoruldum Merhameti esirgeyenin hatrına Ne çok eksildik şefkatten merhametten aşktan ve umuttan yana Ölümcül öfkeliyim kendime Ne bileyim , Alnında doğum ve ölümün çarşaf çarşaf yazıtı varken herkesin Neden kâbus sabahlar ve neden herkes bir çukurdan çığlık atmakta Kim kimi yaralıyor belli değil üstelik Sonu ölüm olan bu yaşamla savaşmayı neden seçer ki insan! Ah sevgili ben Dayandım gündüz ve gecenin harami sızısına Veysel’in türküsünü mırıldanıyorum Uzun ince bir yol hâli Bir serçenin pencere dibini mesken edişi gibi Öyle özlüyorum imkânsız olan ne varsayı. Neyse işte sevgili ben Kendimi gözlerinden sökmeliyim âlemin Vatanı var iklimi yok sözlerimin At yelesine tutunan kızıl harflerin hırçınlığıyla Tanrı’dan özür diliyorum Sevgili Ben Umuda olan inancımın gölgesinde Bir tutam gül beni Veysel aşkına... Hazal Karadağ |
*** Kızıl Harfler Hırçınlığı *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...