Gömüt
Geveze evhamlardan üşüyorum
Üstüne, perdenin ardına saklanan gecenin hüznü Ağır geliyor ruhuma Anlamaktan titreyen ellerim Hiçliğin hikâyesini karalasa da Beni ve illa beni, bahar tazesi bir çiçeğin gömütüne ekiyorum harflerin kurşunuyla Tüm ayetler aşkına ah çekiyorum usulca Gökyüzüne ve serçelere inandığım kadar Inandım yaşamak denilen caddenin içinden geçen , Kendini gölgesine asan her insana! Kalabalıklar içinde oturup bir kenara Bir sigara yaktım sonra Paramparçalığına umutların Yok oluşuna inanmanın Ah çektim Aaah Ve yaktım tek nefesle perili masalları Gökyüzüne savururken dumanı Hüznünde ölüyorum şimdi kentlerin Dudaklarımdan dökülen türkülerin mürekkebi akarken parmaklarıma Anne demeyi bilmeyen kalbim Baba diyor ölgün harflerle Çocukluğumun sokaklarını özlüyorum Sensediğim tüm kapıları çalıp kaçıyorum sonra Sonra Sonra Yabanıl bir kanat aramaktan vazgeçip Bir kelimenin gölgesine çekiliyorum Fena yalpalıyorum bu defa rüzgarında Eyvah ki Biliyorum _Hep bir sorayım_ Tanrım hissizim! Bu yüzden çekiyorum bakışlarımı beni yanılmakla sarhoş eden tüm aynalardan... Hazal Karadağ |