duvarları kulağına koyma babagözlerinde sefere çıktığımda bana aşkı anlat ayyaş bir günün bayıldığını içimdeki kadına gözyaşının kıyısından sessiz hüzünle akalım denizlere bebek yüzlü eskilerin zamanına açalım pencereler coşkularımız sarmalasın bizi ay silerken acıyı gecenin kelebek kanatlarından ver kollarını omuzlarıma ve seyret gülücüklerimden geçen seneleri sertleşen yüreğimde seyret ta ki yedi aylık doğuşuma odalarını git ağır bir taşa oturduğu kayalara ruhumun gidebildiğince git oradan bak resmime el sallar gibi fısıldarken akşamın ikindi türküleri kulağına benimle iklimler boyu çocuk ol baba suretimde yaşadıklarım acıtmasın güllerini gurbet tendi o köşelere saklanan ve hiç kimsenin bahçesine uğramayan dağılırken tek gözlü karanlık vur düşlerimin sırtına hiç yaşanmamışlığın izlerim izlerini ısırarak aklı başında aynalara büyüsün gençliğim bütün yenilgilerim aşklarımdandı zaten şehre cepleri dolu orman bıraktı anılarım kapanmasın kirpiklerin gün bulutları mora çalmakta dokunduğum her ne varsa kıyılara güneşi bağlamakta istersen gidelim sakalları yüzüne bulaşan gölgelerden uzanalım ölümsüz uykuya duvarları kulağına koyma baba sesimi duyamazsın pıhtılaşmış saatlerde ah deniz diplerine yerleşen balıklar çırpınmayın siz de ellerimde takıp aşklarımı koluma ölgün zamanların bizi kuşattığı tarihlerden gidiyorum kendinize iyi bakın kırılan denizler gözlerimde ıslaklığınız görünmesin çünkü siz babam değilsiniz |
Çağrışımlar helezonuna okuyucuyu bırakan, içine çeken, derin bir şiir. Çok iyi. Beğenerek okudum efendim. Saygılar.