KIYIDAKİ ÇIĞLIKLAR
’Bulutları acının habercisi gibi sürükleyen rüzgar
İstediği yere çoktan varmıştır’ Bir kasabanın üzerine üşüşmeye başlar, toprak tozları. Acıtır genç kızların sahipli gözlerini... Çok geçmeden iner tepelerine yağmur Islanır kınalı saçlar,yapılarda çalışanlar. Vişne renkli kiremitlerin kapısını çaldığında Üzüntüyle karşılar bunu yeni doğmuş yavru kuşlar. Alnından akan terin yaşını silmeden, İkinci kez alır ellerine çimento kağıtlarını Uzamış sakallarını kurulayan ihtiyar işçiler... Güneş dudaklarını göstererek çıktığında ortaya: Çocuklar koşar gök kuşağı renklere Sahiplenir küçüçük yürekleri Kimisi kırmızıyı Kimisi maviyi Kimisi sadece güneşi... Yeniden gürlerken gökyüzü Şimşekler düşmeye başlar tarlaya Genç aşıklar bekler kapı önlerini - ki yagmurdan sırılsıklam.. Koşar zayıf kadınlar bahçe önlerine Ellerinde mavi önlük ve çanta, Giydirirler renklere koşan çocuklarını Gönderirler okul yoluna Çamurlu ayaklarında taşırlar Yagmurdan kaçışan kent böceklerini... Yağan aslında yagmur değil zulümdür Varoşun kıyılarında yaşayanlar için, Sidik kokan kirli sular hücum eder evlere Doga yoksulluğu dinmelez bile, Üst üste yığılır fukara eşyaları, Kadınlar lanet yağdırır kaderlerine Yankılanan sesleri ; Ürkütür kundakdık bebeleri, Kaldırır ellerini dua ederler tanrıya İstemezler benzesin kaderi beşikdekinin, Bu zulmü biraz sonra bereket sayarlar Tövbe sesleriyle kapatılır kapılar... Vakit gece yarısıyken Damlardan duyulur çığlıklar Bu korkutucu şey Naylonun rüzgara olan isyanıdır, Birazdan susturur kendini Ve başlar yeniden yagmur, Dışardan duyulan yagmur sesi Artık yakındır kulaklara Hatta alınların tam ortasına.... DEVRİM DOKDERE |
Hız ve değersizleşme sürecinde televizyonlarda yer bulmayan, sıradanlaştırılmış ve bir o kadarda olağanlaştırılmış kent ve insan portsei sunmuş. Görmek istemeynlere inat, inatla kurmuş dizlerini...
Okurun yüreğini yakalmayı başarmış, güçlü bir anlatım.
Emeğinize sağlık, yeni keliemlerde buluşmak dileğiyle