woolf’un suları
oynaşan kuşlar bıraktım şehla göğüslerine
bir ceylan koyup yüreğine vedalaştım günışığıyla yola çıkıyorum yağmur bulutlarını yükleyip yine gözlerime sensiz her günbatımı yalnızlığımın küllerini savurur kuzguni simsiyah nehre nehir götürür iki kuğu taşıyan ak topuklarına sevmiştim seni-şu ilkbahar ılımında- tahmin edemeyeceğin kadar ama ihanet bir ak baba gibi deşer beynimi yalan çukurlarında şaraba bulanır dudaklarım acıya karşı nasıl da umarsız yaşam önce saçlarında sonra parmaklarında gördüm ben ihaneti sadakatsizlik vurgunu yedim intiharlar fısıldar ağzıma kör uçurumlar demlenir ruhumda ‘’uğultulu tepeler’’ woolf’un sularını kucaklar kollarım ah şimdi şehla göğüslerine nefesimi gömmek varken... sensiz yaşamak mı güldürme beni kapkaranlık sularda yüzüm gönül gençyılmaz |