BİR KAVUŞMA HİKAYESİ
1.
Bir mektup yollamış karım... Başlıyorum okumaya; -Karnımdaki sekiz aylık, Yok yok yedi buçuk. Bir yolunu bulup gelsene, Sana ihtiyacım var. Doktor söyledi düşük riski var, Üstelik ellerimde şişiyor, Hem canım ekşi elma çekiyor, Meşhurdur sizin orda bag elması. Daha çok şey var anlatacak; Yunanistana kadar gel Adalarda vize sıkıntısı yokmuş, Ben bu halimle gelemem ya! Biliyorum Hitleri sevmezsin, Bende sevmiyorum Ama mecburum kalmaya. İki ihtiyarı nasıl bırakırım? O bildiğim yanlarınla gel Yenilmiş olarak değil, Oğlunun babası olduğun için Mecbursun beni görmeye.. 2 Bir mektupda ben yazdım; -Mektup sana geldiğinde Sekiz aylıksın, Hesabım kuvvetlidir. Benimde ihtiyacım var Ama sana değil. Kim bilir karnındakinedir, Dur! Surat asacak zaman değil, Bak özlediğimi söylemiyorum Çünkü özlemleri sevmiyorum, En son ben küçükdüm Babam gitmişti gurbete, İlk o gün özledim Onun nasırlı ellerini. Yunanistan çok yakın mı sana? Ben bilmiyorum, Demek bir tekneyle Adalara geçmemi istiyorsun, Ya batarsam olduğum yerde? Yüzmede bilmiyorum ya! Belkide indirir bir asker denize Kolu kanadı oynamayan ölü bedenimi İşte ozaman yüze bilirim! Düşünüyorumda Yunan denizi Tuna nehrine yol alırmı? Hani bir kere münih yakınlarındaydın, Tunayı izliyorum demiştin, Gele bilirmisin yine oraya? Romantik olanını seçiyorum Ölü bedenim selamlıyor sizi. Henüz burada elmalar bitmedi, Ağaçları yeni çiçek açtı, Doğruyu söylüyorum sana. Elma dedimde aklıma geldi, Bir şairin şiirinde geçer Hatırlıyormusun? Bir şubat akşamı fısıldamıştım sana; ’ Bir elmanın yarısı sen, diğer yarısı ben’ Düğün davetiyesinde yazacaktı, Oda olmadı Zaten hiç birşey istediğimiz gibi olmadı, Olsaydı Ne Sen orada olurdun Nede ben burada Şarabla uyuyor olurdum. 3. Karım cevab yazmış; Tam sekiz aylığım! Mektubun gelince, Ne şişliği kaldı ellerimin Nede düşük riski bebeğin, Geceleri bazen acı veriyor Yokluğunun o korkunç yalnızlığı, Bunada katlanıyorum ya Gel birde bana sor! Ölümden bahsetme bana! Nasıl dayanırım bu acıya? Önce ben gitmeliyim, Hani biliyorsun ihtiyar olanı ben. Babam karadeniz kıyılarında Bir aile mezarı satın almış, Tutturmuş kızım sende yanımda ol! Bırakırmısın şu sıska bedenimi Gitsin baba toprağına? Hem sen gelme o kıyıya, Çernobiymiydi ne? Senden öğrenmiştim, Halen onun etkisi varsa? Kıyılırmı şu güzelim canına, Ben istemeyecek olsanda rağzıyım Olmalı ölüm Senin yanı başında.. Zor biliyorum; Aşması denizleri, Sonra uyku girmez gözlerime, Zaten kötü şeyler giriyor rüyalarıma. İlk mektubu yazarken Çok ağlamıştım,güçsüzdüm, Mektubun gelince geldim kendime. Sana dünki rüyamı anlatayım; Sen yürüyorsun yolda bir başına, Sesleniyorum ardından Duymuyorsun. İki jandarma giriyor koluna Götürüyorlar seni kışlaya, Seni ihbar eden bir adamdı. Giyiyorsun üzerine Yeşil elbiseleri, Soruyorlar sana -neden yapmadın askerliği? Susuyorsun.. Korktuğunu sanıyorlar, Oysa korkmuyorsun, Silah adam öldürüyor, Ve sen adam öldüremezsin ki, Ama anlamaz onlar bu halini. Sonra dağa gönderiyorlar seni, Yağmur inerken kentlere, Oraya düşüyor kar taneleri, Birden kan kızılı oluyor heryer, Ölü veriyorsun oracıkda. Sıçrıyorum yatağımdan Korku içersinde seni arıyor gözlerim, Ama geldiğimde kendime Hiç olmadığını fark ediyorum. O gece tüm ışıkları yaktım Sigara çekti canım, Kızma lütfen, yaktım bir tane, Efkarım basmıştı, Bilirsin gece uyanırsam, Muhakkak daralır göksüm, Dayanılmaz olur sancılarım, O geceyide atlattım. Bu mektup sana geldiğinde İki karı koca geçecek buradan, Ellerini tutan çocukları olacak, Birden duracaklar yol ortasında, Bakacaklar arkalarına Gülümseyecekler, Ve karanlığa inat Yola devam edecekler... 4. Mektuba cevab yazıyorum; Karıcım; Tam yaktım siğaramı, Derken kapı çaldı, İki genç asker, buyur ettim içeri, Girdiler, Giyin dediler. Mektuplarını bile almadan Beni kışlaya götürdüler, Şimdi yarım bir Asker mektubu okuyorsun. Yada asker kaçağının Sonsuza kadar sürecek, Son mektubunu... DEVRİM DOKDERE |