KARIŞMASAK/susar mı savaşların sesi içinden çıkmadıkça insan dili?/ sende çok bende az diye diye yer değiştirir toprakla nefes isteksiz beşik kertmesine bulanır kan izi renklerden, karayı seçmiştir bir kez insanoğlu gözü/n kara/sına çalınamayan beyazla güneş söner her iki dünyada sancıyı dindiremeyen e l d e n d ü ş m e sözler düşer ortaya günü devrilen pencere bilir geceyi kendi uğultusu başlar içinde/ arayıp bulamadığı sesi ve hiç unutamayacağı o gözler olur sonbaharın kışa aralık kapısı gibi soluk da aralıdır ölüme lâkin insan dilinle çeker kısa sapı dem çekmez bir daha sedâsız sunar gözler vedâyı bâd-ı sâbâda güneşli bir gökyüzü beklerken mutluluğun resminde gördüğün hep bir renk eksikliği vardır yaşarken /hangi mevsimi bekliyoruz sahi biz? bulamadık bir türlü…/ yel izini göremezsin gelip konuverir gözü kara gece geçer gider dünya hanedanlığın teneffüzsüz yanan zamanlara yanmak yoktur bedene ecel gelende külüstür bir bisiklet de olsa hayat/ı sür sür gitsin sürebildiğin yere kadar güdük de olsa filizini sev bitmeden yol, söylenmedik sözlerini söyle kum tanelerini birleştir içinde bastığın toprağa şükret alaşağı nâ-mümkün ölüm hep peşimizde… günaha alışmasak, karışmasak Tanrı’nın işine eminim çok daha güzel olurdu yaşamak Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |
ölüm hep peşimizde…
günaha alışmasak, karışmasak Tanrı’nın işine
eminim çok daha güzel olurdu yaşamak
Çok nefisti şiiriniz,kutluyorum sizi.