Bizden önceki ve Sonralarına..
İnanmalısınız’ki, karanlığın penceresinde, haps olduğuma inanıyorum!
Gelinciği yutan toprağın serüvenini Ölü bedeninde gezinen akrepleri, Düşleyerek gülümsüyorum yaşama. Oysa kapımı çalan matem havalarından habersizim. Öylesi zamana tutsak düşmüşüz ki, Sevdayı anlatmanın dahi yasak olduğu kentlerde Yasak cümleler eşliğinde kuruyoruz düşlerimizi. Tenha sokaklar da gezinen,yoksul delikanlının Parkasında sakladığı kadının suretinden, Hangi arkadaşın haberi ola bilirki? İnsanlar; kendi çürüyen yalnızlığına yakınanlar, İnanın; Günün birinde bir canla çoğalacaktır, Taze gelinin göbegin’de, besleyecekler umutlarını, Çoğu alacakaranlıkda doğacak, Genç babalar parkalarında saklamadan suretleri Baharın o doyumsuz bahçesine sunacaklar kadınlarını. Anlatılanlar; ucuz romanlara konu olacak Nasıl ki uzak düşerse kadınından erkek, Gurbet kapılarında gezinsede,aç ve kimsesiz Birgün mutlak aynı bardakdan içecekler sularını, Umutlara dair nişanı, takmışlardır bebeklerinin yüregine Henüz toy delikanlı,genç kızken.. Efendiler; isterdimki tanıyayım sizleri Eski kitaplarınızda’da olsa konuk olmalıydım düşlerinize, Okurken şiiri,gözlerinizdeki kavgayı görmek isterdim, Doğmuş yada doğacak olan çocuklarınıza dair hüznünüzü En az sizlerle yaşamayıda arzulardım, Benim böyle bir şansım olmadığı içinde kıskanmıyorum sizleri, Daha çok seviyorum bebekleri,ve tutsak düştüğüm körpe bedeni. Anneler; yürekleri kabardığında, gizlemekte usta olanlar, Sitemlerini,boş odalarda aglayarak kovalayanlar, Yahut sıska parmak uçlarını rahminde gezdirenler, Dışarda kavgaya tutuşan efendileri,mutlak yoklayın, Mesela pencereden ayırmayın gözlerinizi, Yada çaldığında kapı,koşmalısınız. Ogün döndüğüne mutlu olmalısınız,sarılmalısınızda, Sabah olduğunda,garip ama ince bir hüzünlede uğurlamalısınız, Çünkü yine yalnızsınız... Devrim Dokdere |