Zambak Gövdesindeki BarutArkadaşıydı en yakınından hançerlenen Uzaktan bakamadığı sessiz mutluluğun Filbahar sallanışıydı bir akşam korsesi Söğüt baharını sıkmayan ve sıkıştırmayan.. Çitleri sıvazlayan bir ışıldak görmüştü yalaz baykuş Bir kav hatırına dipsiz yangın değer miydi? Dudaktaki gözyaşları hep buna şahit! Acılara sonsuz fon mazgalı biriktirilirse Dalgalar sükse yapamazdı, Falezlere sürtünen yaldız bayrağım! Dudaktaki gözyaşları hep buna şahit! Ölümün biyografisini yazan kalem miydi suçlu İnce şeritler niçin çekilmişti masum toprağa Bir toplu iğne hacmiyle ilerleyemeyen Küflenmiş ekmek parçaları başak vermiyordu artık Kambur geceler tırabzanda yürürken Yatalak bir bebek ağlayışı siniyor merdivene Basıp geçiyor ihtiyar silahlı geçmişine Köpürmeyen telveden kaçışıyor misafirler Her çamura bir yetim kukuletası düşüyor Çığlık çığlığa ıslanmış çamura.. Bir şemsiye yağmur bekliyor kıraç kaldırımda Söz verdiği karanlığa ıslak dönmek için Çıtkırıldım yıldızlar ateş sarhoşluğunda Gökten düşen izmaritleri topluyor Zambak gövdesinden bugün su değil Düşman kabuğu sertliğinde ateş püskürüyor! Gürsel ÇOPUR |